Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/12036 Esas 2009/2648 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/12036
Karar No: 2009/2648

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/12036 Esas 2009/2648 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2008/12036 E.  ,  2009/2648 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : OSMANİYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 11/12/2007
    NUMARASI : 2005/616-2007/583

     Taraflar arasında görülen davada;
     Davacılar, mirasbırakanları R.A. mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla 28 parsel sayılı taşınmazını  davalı oğlu  Y.."ın bacanağı olan  B.."e  satış suretiyle temlik ettiğini, onun da Y. ve diğer  davalıya  devrettiğini, temliklerin muvazaalı olduğunu ileri  sürerek tapu iptal  daha sonrada tapu iptal ve miras payları oranında tescil isteğinde  bulunmuşlar, davacılardan Mümine  davasından  feragat  etmiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davacı M.."nin  davasının   feragat  nedeniyle  reddine, diğer davacılar yönünden temlikin  muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne  karar verilmiştir.                         
    Karar,  davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 3.3.2009  Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen vs. vekili Avukat M.Y..  geldi, davetiye  tebliğine rağmen temyiz edenler gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
                                                                                                              -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davacı M..  bakımından feragat  nedeniyle  davanın reddine, diğer davacıların  davasının kabulü ile  davacıların  payları oranında çekişme konusu taşınmazın  tapu kaydının iptali ile adlarına  tesciline karar verilmiştir.
    Oysa,  dava dilekçesinde  sadece  iptal istenilmiş  ve fakat  tescile yer  verilmemiş olduğu halde  davacılar duruşmada  sifahi  olarak tescil  isteğinde de  bulunmuşlar ve mahkemece bu beyan bir dava olarak  kabul edilerek  iptal ve tescile karar verilmiştir.                                         Ne var ki,  tescil yönünden  dava açılmaksızın  böyle bir  beyanın mahkemece dava olarak kabul edilmek  suretiyle neticeye gidilmesinin yasal olduğu söylenemez.
    Hemen belirtmek gerekirki; tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)
    Hal böyle olunca, davacıya tescil isteği yönünden de, dava açması için olanak  tanınması, dava açıldığı takdirde  eldeki  davayla  birleştirilmesi, ondan sonra bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere  karar verilmiş olması doğru  olmadığı gibi gerek hüküm  altına  alınan  harç ve gerekse davacılar yararına  takdir ve tayin  edilen avukatlık ücreti  hakkında kabul kararı verilirken , keşfen  belirlenen  davacıların payına  tekabül  eden değer  üzerinden harç ve  avukatlık ücretinin  belirlenerek  karar altına  alınması gerekirken  taşınmazın  tümü  üzerinden harç ve vekalet  ücretine hükmedilmiş olması da doğru değildir.
    Davalıların  bu yönlere değinen temyiz itirazları  yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan  nedenden ötürü HUMK"nun 428.  maddesi gereğince  BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların  incelenmesine şimdilik  yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,3.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.