20. Hukuk Dairesi 2015/155 E. , 2015/1878 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve arkadaşları vekili ile davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin giderden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, ...... Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.1978 tarih 1975/284 - 1978/125 sayılı dosyasında, ...............’ın Nisan 1956 tarih 16 numaralı tapu kaydına dayanarak, kadastro sırasında 186 ada 2 parsel numarasını alan 72800 m2 taşınmaza yönelik olarak Orman Yönetimi aleyhine açtığı özel orman olduğunun tespiti, tazminat ve men"i müdahale davasında dinlenen bilirkişi Orman Yüksek Mühendisi ............’ın raporunda “taşınmazın 4785 sayılı Kanun ile devletleştirilen 5658 sayılı Kanuna göre iadeye tâbi yerlerden olduğu” belirtildiğinden mahkemece, davanın kabulüne, Orman Yönetiminin “muaraza ve müdahalesinin men’ine, tazminat konusunda karar verilmesine yer olmadığına” karar verildiği, oysa, taşınmazın üç tarafının devlet ormanı ile çevrili bulunup devlet ormanı içinde ayırıcı unsurun bulunmadığı ve bilirkişinin kasten gerçeğe aykırı rapor verdiği iddiasıyla HUMK’nın 445. maddesi gereğince yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuş, mahkemece davanın HUMK’nın 445/son maddesi gereğince mesmu olmadığından reddine karar verilmiş, hükmün davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2001/4544 - 4797 sayılı kararı ile, “HYUY’nın 445/5. maddesinde, bilirkişinin kasten gerçeğe aykırı rapor vermesi nedeniyle mahkum edilmiş olması durumunda yargılamanın yenilenmesinin istenebileceği, aynı maddenin son fıkrasında ise, 1. fıkranın 4, 5 ve 6. bentlerinde yazılı hallerden dolayı yargılamanın iadesinin istenebilmesi için, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkumiyet kararı ile belirlenmiş olması koşuluna bağlandığı, delil yokluğundan başka bir nedenle ceza kovuşturmasına başlanamamış veya karar verilememiş ise, kesinleşmiş ceza mahkemesi kararının aranmayacağı, bu halde, yargılamanın iadesi nedenlerinin varlığının, yargılamanın iadesi davasında öncelikle kanıtlanması” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Yargıtay bozma kararının taraflara tebliğ edildiği, mahkemece bozma kararına uyulup uyulmaması konusunda bir karar verilmeden, davalılar murisi Osman oğlu ...............’ın taşınmazdaki payını ......e sattığı ve taraf sıfatı kalmadığı gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, hükmün Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2012/7600 - 9823 sayılı kararı ile ikinci kez bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Davacı ............... ile Orman Yönetimi arasında görülüp kesinleşen asliye hukuk mahkemesi kararının, yargılamanın yenilenmesi yoluyla kaldırılması istemiyle Orman Yönetimi tarafından açılan davanın birinci aşamasında, ...... oğlu, ...............’ın ya da mirasçılarının davalı sıfatı (pasif dava ehliyeti) bulunmaktadır ve dava mesmudur. Mahkemece ikinci aşamaya geçilip, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin gerçekleşip gerçekleşmediği, kesinleşen hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunu düzenleyen ............’ın bilirkişilik görevini kötüye kullanıp kullanmadığının usûlünce araştırılması, bu cümleden olarak Orman Yönetiminin tüm delilleri toplanıp, yargılamanın iadesi nedeninin gerçekleşmediği sonucuna varıldığı takdirde davanın reddine karar verilmesi; nedenlerin gerçekleştiği sonucuna varılırsa kesin hüküm kaldırılıp, kesin hükümde davalı sıfatıyla yer alan Orman Yönetimine, HUMK’nın 186. maddesindeki seçimlik hakkın kullandırılması Orman Yönetimine, davasını müddeabihi temellük eden ......’e yönlendirme olanağı verilip, taraf oluşturulduktan sonra yargılamaya devam edilerek, çekişmeli taşınmazın 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu, (devlet ormanı olup olmadığı, devletleştirilip devletleştirilmediği, iadeye tâbi özel ormanlardan olup olmadığı) usûlünce araştırılıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, "...... Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.1978 gün 1975/284 - 1978/125 sayılı dava dosyası kapsamında yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile davanın reddine” şeklinde karar verilmiş, hüküm davalılar ... ve arkadaşları vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, çekişmeli yerin iadeye tâbi özel orman olduğu gerekçesiyle Orman Yönetiminin elatmasının önlenmesine dair verilip kesinleşmiş kararın yargılamanın yenilenmesi yoluyla kaldırılması ve çekişmeli yerin devlet ormanı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Yörede 1992 yılında 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılan orman sınırlandırma çalışması vardır.
Hükmüne uyulan bozma kararına, kararın dayandığı gerekçeye ve mahkemece hükme esas alınan 15/06/2004 ve 16/06/2008 tarihli uzman bilirkişi kurulu raporlarına göre; çekişmeli taşınmazın içinde ve çevresinde 1960 tarihli hava fotoğraflarında da açıkça görülen 50-110 yaşlarında kızılçam ağaçlarının olduğu, 5658 sayılı Kanunun 1. maddesinde öngörülen devlet ormanına bitişik olmama halinin bulunmadığı, halen de üç tarafının ..... Devlet Ormanı ile çevrili olduğu, yargılamanın iadesi istenen ...... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/284-125 sayılı dosyasında bulunan orman bilirkişisi ............ tarafından hazırlanan 08/02/1978 tarihli raporda “taşınmazın köyün toplu tarım arazileri içinde bulunduğu, yakınında orman vasfında taşınmaz bulunmadığı, devlet ormanı ile hiçbir ilişiğinin tespit edilemediği” şeklindeki tespitlerin gerçeği yansıtmadığı, Orman Yönetimince, bilirkişi hakkında gerçeğe aykırı rapor düzenlemekten suç duyurusunda bulunulmuşsa da; ...... Cumhuriyet Başsavcılığının 29/12/1999 gün ve 1999/488 - 511 sayılı kararıyla zamanaşımı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, sonuç olarak, çekişmeli taşınmazın iadeye tâbi özel orman şartlarını taşımadığı anlaşıldığından, yazılı biçimde yargılamanın iadesi talebinin kabulüne ve 1975/284 sayılı dosyada davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davalıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince temyiz eden davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdıkları temyiz harcının istek halinde iadesine 23/03/2015 günü oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacının açtığı tapulu taşınmazının hususi orman olduğunun tespiti ile Orman İdaresi’nin muarazasının ve tecavüzünün men’i davası ...... Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.1978 tarih ve 1975/284 Esas ve 1978/125 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin onama ve karar düzeltme talebinin reddi kararı ile 22.06.1979 tarihinde kesinleşmişken bilirkişi raporunun hatalı olduğu ve dava konusu yerin özel orman koşullarını taşımadığı belirlense bile HMK 375/f madde ve bendinde belirtilen şekilde bilirkişinin, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun ne şekilde sabit olduğu belirlenmeden, 20 yıl sonra yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilerek 35 yıl sonra kesinleşmiş hükmün tersine ret hükmü kurulması, AİHM kararlarında da sık sık vurgulandığı üzere kişinin anayasa ile teminat altına alınan mülkiyet hakkını ihlal ettiği gibi hukuki güvenilirlik ilkesini de zedeleyecektir.
Açıklanan nedenlerle; yerel mahkeme kararında yargılamanın yenilenmesi koşulları bulunmadığından iadei muhakeme talebinin reddine karar verilmesi yerine kabulüne karar verilmesinin kararın bozulmasını gerektirdiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun onama düşüncesine katılmıyorum.