Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
Sanık müdafiin duruşmalı inceleme talebinin 1412 sayılı CMUK’nın 318. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık müdafiinin sanığın suç tarihlerinde askerde olduğuna ilişkin savunması ve dosya arasında onaysız sureti bulunan terhis belgesine göre, sanığın 17.11.1998 ila 25.06.2000 tarihleri arasında asker olduğunun anlaşılması karşısında, suç tarihinin tam olarak tespiti için, sanığın hangi tarihlerde asker olduğunun araştırılarak, zimmetine geçirdiği iddia olunan paraları, hangi kalemlerden, hangi tarihlerde ve ne şekilde elde ettiğinin vakfın tüm gelir ve giderlerini karşılaştıracak biçimde, emekli Sayıştay denetçilerinden oluşacak üç kişilik bir bilirkişi heyetinden rapor alınması ve hükümden sonra 27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nda, 2762 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 35/2. maddesindekine benzer bir hükme yer verilmediği dikkate alınıp, suç tarihlerinde anılan vakıfta vakıf başkanı olarak çalışan sanığın paraları mal edinmesi eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 155/2. maddesinde tanımlanan “güveni kötüye kullanma” suçunu oluşturup oluşturmayacağının karar yerinde tartışılması lüzumu,
Kabule göre de;
Suçun 5237 sayılı TCK’nın 53/1-d maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesine rağmen sanık hakkında aynı Yasa’nın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, sanık ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan kazanılmış hak saklı tutulmak suretiyle hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 15.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.