Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, kayden maliki oldukları 946 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü ile kadastroca tescil harici bırakılan ve zilyet oldukları taşınmazın idari yoldan 955 sayılı parsel olarak Hazine adına tescil edildikten sonra satış suretiyle davalı belediyeye temlik edildiğini, davalı adına yapılan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı Belediye, taşınmazın ihale ile Hazineden satın alındığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu 955 parsel sayılı taşınmazın idari yoldan Hazine adına tescil edildikten sonra satış suretiyle davalı belediyeye temlik edildiği Hazine aleyhine usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı, davalı belediye adına tescilin yolsuz olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedildi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın Hazine tarafından davalı belediyeye satış suretiyle devredildiği, Hazine aleyhine açılmış bir dava bulunmadığı gibi, iddianın da kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu 946 parsel sayılı taşınmazın idari yoldan 5.1.2001 tarihinde Hazine adına tescil edildikten sonra satış suretiyle davalı belediyeye devredildiği, bu taşınmaza komşu, davacıların paydaşı olduğu 946 parsel sayılı taşınmazın 6 sayılı parselin ifrazından meydana geldiği, 6 sayılı parselin kadastroca tapuya dayalı olarak dava dışı kişiler adına tespit edildiği ve tespitin 17.1.1961 tarihinde kesinleştiği, sonradan 6 sayılı parselin ifrazı sonucu 946 ile 947 sayılı parsellerin oluştuğu, 946 sayılı parselin, davacıların bayileri adına tescilinden sonra satış suretiyle davacılara devredildiği sabittir.
Davacılar, çekişme konusu 955 sayılı taşınmazın, maliki oldukları 946 sayılı parselin kadastro tespitine dayanak teşkil eden tapu kaydı kapsamı içinde kaldığını, bunun haricinde idari yoldan 955 sayılı parsel oluşturulurken 946 sayılı parselin bir bölümününde içerisine alındığını ileri sürerek, ayrıca tespit tarihinden sonraki zilyetliğe de dayanarak eldeki davayı açmışlardır.
Bilindiği üzere; kadastro tespitinden sonra çap satın alan kişinin delil durumuna düşen tapu kaydına dayanarak hak talep etmesi mümkün olmayıp, davacıların hakkının satın aldıkları çapla sınırlı olduğu tartışmasızdır.
Diğer yandan, davacılar ayrıca bayilerinin eklemeli ziyletliğine de dayanmış iseler de, bayilerinin zilyetliği kendilerine devrettiği yolunda her hangi bir delil de bildirmemişlerdir.
Kaldı ki, çekişme konusu 955 parsel sayılı taşınmaz 2001 yılında ihdasen Hazine adına tapuya bağlanmış olup, bu tarihten itibaren de zilyetlik yoluyla edinim mümkün değildir.
Bu durumda; kadastro tespitine dayanak tapu kaydına ve zilyetliğe dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil istekli davanın reddi sonucu itibariyle doğrudur. Davacıların, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davacıların, mükerrer kayıtla ilgili temyiz istemlerine gelince; davacılar eldeki davada, ayrıca, çekişme konusu 955 parsel sayılı taşınmazın idari yoldan Hazine adına tapu kaydı oluşturulurken, 946 parselin çapı içinde kalan bir kısım yerin nizalı 955 sayılı parsel içerisine alındığını, böylelikle çifte tapu oluşturulduğunu ileri sürmüşlerdir. Ne varki, mahkemece bu konuda hiçbir inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
O halde, davada ileri sürülen çifte tapu iddiası ile ilgili olarak tarafların tüm delillerinin eksiksiz toplanması, uzman bilirkişi aracılığıyla yerinde keşif yapılması, dava konusu 955 sayılı parselin, davacıların maliki olduğu 946 sayılı parselin çap kaydı kapsamında kalan yerleri kapsayıp kapsamadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.