9. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/4176 Karar No: 2010/5420 Karar Tarihi: 01.03.2010
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2010/4176 Esas 2010/5420 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2010/4176 E. , 2010/5420 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, kıdem tazminatının faiziyle ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dOsyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı evlilik nedeniyle iş sözleşmesini feshedilmesinden doğan kıdem tazminatı isteminde bulunmuştur. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde iş sözleşmesini feshetmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanılacağı gerekçesiyle istek kabul edilmiştir. Davacı, davalının aynı eşle boşanıp tekrar evlenmenin hakkın kötüye kullanılması olduğu iddiasıyla kararı temyiz etmiştir. Uyuşmazlık, fesih hakkının kötüye kullanıp kullanılmaması noktasında toplanmaktadır. Türk Medeni Kanununun 2.maddesine göre; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” İlk fıkra “dürüstlük kuralıdır.” Güven ilkesinin dayandığı bir esastır. Hakkın kötüye kullanıldığı yerde hak sona erer. Yargıç görevinden dolayı TMK m.2’ye uyulup uyulmadığına görevinden dolayı dikkate almalıdır. Hakkın kötüye kullanılması için temel ölçüt amaca aykırılık ve menfaat yokluğudur. Amaca aykırılık genelde haksız yere hak kazanma, çelişkili davranışlar, ahlak ve sözleşmeye aykırı durumda yararlanma gibi haller sayılabilir. Hakkın kötüye kullanılmasının diğer şekli, korunacak menfaatin yokluğu ya da çok az olması durumunda biçimsel mantığa uyarak hukuken korunmasıdır. Dürüstlük kuralı sadakat, özen bilgi verme ve açıklama yükümünü geliştirir. Başka bir anlatımda hakların ve borçların kullanımında düzeltici ve düzenleyici işlevi yerine getirir. Sonuç olarak yargıç hakkın kötüye kullanılması durumunda görünüşteki hakkı red etmeli. Gerçek hakkın gerçekleşmesine çalışmalıdır. (Bkz, Akyol, Şener: Dürüstlük Kuralı ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı, İstanbul 1995, sh 6,8,9, vd) Somut olayımızda, davacı kocasından 1.11.2004 tarihinde şiddetli geçimsizlikten boşanmıştır. Karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Boşanma dosya içeriğinde davalı eş boşanma istemine karşı koymamıştır. Dava tek oturumda bitmiştir. Davacı eski eşiyle 5.4.2005 tarihinde yeniden evlenmiştir. Davacı evlilik nedeniyle iş sözleşmesini 11.04.2005 tarihinde fesih etmiştir. Evliliğin kıdem tazminatına hak kazandıran hallerden olduğu tartışmasızdır. Ancak, davacı boşandıktan yaklaşık 5 ay sonra eski eşiyle evlenmiştir. Sözleşmeyi fesh ederek kıdem tazminatını evliliğini gerekçe yaparak yasanın koruduğu himayeden yararlanmak istemiştir. Dinlenen tanık ifadeleri, maddi olgular önünde inandırıcılığı kabul edilemez. Davacı boşanma davasında eşinin kendisini aldattığından söz etmiş davalı karşı çıkmamıştır. Bu davada iş şartlarını gerekçe göstermiştir. Davacı çelişkili davranmıştır. Dürüstlük kuralına aykırı hakaret etmiştir. Yukarıdaki gerekçe ile davanın reddi gerekirken kabulü bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.