10. Hukuk Dairesi 2015/23661 E. , 2016/3883 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı, davalı işveren, davalı ... avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 09.10.2006 tarihli trafik-iş kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler nedeniyle uğranılan Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesi ve 2918 sayılı Kanun hükümleridir.
Bozma öncesi hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı sürücü % 80, davalı işveren % 20 oranında kusurlu bulunmuş olup, bozma ilamı sonrasında yapılan yargılama sonunda, davalı sigorta şirketinin hak sahiplerine yaptığı ödeme miktarı, rücu alacağından mahsup edilerek, bakiyesi ile sorumluluğa hükmedilmiştir.
Sigorta Şirketlerinin, poliçeye dayalı akdi sorumluluğu olup, poliçe limitini teşkil eden miktarı, sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğini geçerli belgelerle kanıtlaması durumunda; mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödediği miktar kadar Kuruma karşı sorumluluğu sona ermektedir.
Ne var ki, S... Başkanlığına tanınan rücu hakkının halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle, sigorta şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödeme; diğer sorumluların Kuruma karşı sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.Bu nedenle, davalı sürücü ve davalı işveren şirket yönünden, kuruma karşı tazmin yükümlülüklerinin aynen devam ettiğinin gözetilmemesi isabetsiz bulunuştur.
Öte yandan; zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanununu 26/2 maddesi ile Borçlar Kanununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen bir ve on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesi hükmüne göre, motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin taleplerde ise, iki ve her halde kaza gününden başlayarak on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinde tereddüt yoktur.
Somut olayda, olayın 09.10.2006 tarihinde meydana geldiği, peşin sermaye değerli gelirin onay tarihinin 23.12.2008 tarihi olduğu, davanın 08.06.2009 tarihinde açıldığı, 17.12.2012 tarihinde ıslah edildiği, dava tarihi itibariyle failin Kurum tarafından öğrenilmiş olduğunun kabulu karşısında, ıslah edilen tutarın zamanaşımına uğraması nedeniyle; davalı sürücü yönünden ıslah edilen tutarın reddi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizdir.
Öte yandan sigorta şirketi yönünden; hesap raporunda; hak sahiplerine yapılan ödeme tutarı olan 20.000 TL"nin dava tarihinden ödeme tarihlerine kadar işlemiş faizi hesaplanarak, faiz sorumluluğunun bu tutarla sınırlandırılması isabetsiz bulunmuştur.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek yapılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacı, davalı işveren ve davalı ... avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalılardan Ö... İnş. Tur. Tic. San. A.Ş. ile ..."a iadesine, 29.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.