Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/11484
Karar No: 2009/2329
Karar Tarihi: 24.2.2009

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/11484 Esas 2009/2329 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2008/11484 E.  ,  2009/2329 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 29/05/2008
    NUMARASI : 2007/155-2008/153

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, çekişme konusu 120 parsel sayılı taşınmazdaki payının hile ile alınan vekaletname kullanılarak davalı O. tarafından vekalet görevini kötüye kullanmak suretiyle çok düşük bedelle diğer davalılara temlik edildiğini, oysa aynı gün aynı taşınmazda dava dışı paydaşların payının temellükünün normal rayiç değer üzerinden yapıldığını, 14.490.624 YTL. lik zararının olduğunu ileri sürerek satış bedelin iadesi suretiyle tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
    Davalılardan O.A. duruşmalara gelmemiş, bir cevap vermemiş, diğer davalılar davacının payını diğer maliklerden daha ucuza satmasının davacının üstlendiği bir risk olduğunu, davacının pişman olup davayı açtığını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.2.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden T.A. S.vekili avukat Ş.E. Avukat İ. B.geldiler,davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vs. vekili avukatlar ile temyiz edilen gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Davacı, 120 sayılı parseldeki 96/480 payının " taşınmazın imar durumunun olmadığı, pay satışının güçlük arzettiği, müşteri bulunması halinde 2.750.000 USD bedelle satılmasının başarı sayılacağı" telkinleri üzerine, davalı O. A. tarafından hile ile alınan vekaletname kullanılmak suretiyle diğer davalılara devir ve temlik edildiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürüp iptal- tescil isteğinde bulunmuştur.
    Davalılar A. N. ve Z.Z. vekilleri, davacının gabin hukuksal nedenine dayandığını, gabinin koşullarının oluşmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, vekalet sözleşmesinde satış bedelinin yazılı olması, satın alan davalıların işlemi vekilleri aracılığı ile yapmaları karşısında anılan davalıların vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ,dolayısı ile kötüniyetli olmadıkları, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı ancak bu durumun iç ilişki olduğu ve davada iptal-tescilden başka istekte bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Her ne kadar davalılar vekili davada gabin hukuksal nedenine dayanıldığını savunmuş ise de davanın hukuki dayanağının hile ile alınan vekaletnamenin kötüye kullanılmış olduğu tartışmasızdır.
    Bilindiği üzere;Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet veren arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne varki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; davacının 20.10.2005 tarihinde çekişmeli taşınmazdaki payının 2.725,000 Amerikan Dolarına satılması için O.A.ve D.D.u vekil tayin ettiği, bilahare 25.5. 2006 tarihinde,dava konusu taşınmazdaki payının 2.725.000 Amerikan Dolarına satılması için verdiği vekaletnamede TL. olarak bedel yazılmadığından işlem yapılamadığını belirtip, payının 3.721.805 liraya satılması için yine O.A. yetkilendirerek yeni bir vekaletname düzenlediği ve vekilin bu vekaletnameye istinaden 120 nolu parseldeki davacıya ait 96/480 payı 26.5.2006 tarihinde 4295 yevmiye ile 3.721,805 liraya diğer davalılara satış suretiyle temlik ettiği,satış akdinin anılan davalıların vekili tarafından imzalandığı, 480 nolu parselin dava dışı kişilere ait 11/96 payının aynı gün 4294 yevmiye numarası ile 9.517.000 YTL.,10/96 payının 4293 yevmiye numarası ile 7.865.000 YTL., 53/480 payının da 4292 yevmiye numarası ile 8.000.000 YTL. Bedelle yine davalılar A. N. ve Z.Z. tarafından satın alındığı, 226/480 payı ise dava dışı H. Dişli San. ve Tic. A.Ş."ne aitken 20.361.000 lira bedelle Korteks Mensucat ve San. A.Ş."ne ihale yolu ile satılıp , bu şirket adına 5.6.2006 tarihinde tescilinin yapıldığı, davalılar vekilinin savunmasına göre Korteks Mensucat San ve Tic.AŞ."nin vekil dışındaki davalılara ait olduğu , oysa davacıya ait 96/480 payın işlem tarihindeki gerçek değerinin 15.152.980 lira edeceğinin bilirkişi kurulunca rapor edildiği anlaşılmaktadır. .
    Hemen belirtilmelidir ki, çekişmeli taşınmazın temlikinde kullanılan vekaletnamenin geçerli olduğu ve davacının satma iradesi taşıdığı sabittir. Ancak, temlikin doğru ve sağlıklı olduğunun kabul edilebilmesi için, vekaletnamenin geçerli olması yanında, taşınmazın gerçek ya da gerçeğe yakın bir bedelle temlik edilmesi de asıldır. Çok düşük, sembolik bedelle yapılan intikalde malikin zararlandırıldığı kabul edilmelidir.
    Oysa, somut olayda vekilin, davacıya payının satışının zor olduğu şeklinde telkinlerde bulunarak vekaletname vermesini sağladığı ve davacı payını gerçek değerinin çok altında sattığı dolayısı ile vekalet görevini kötüye kullandığı kuşkusuzdur.Esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir.
    Diğer davalıların ise vekilleri aracılığı ile aynı gün aynı taşınmazdaki dava dışı kişilere ait payları da birbirini takip eden yevmiye numaraları ile temellük ettikleri, işleme konu daha küçük paylar için daha fazla bedel ödedikleri,davacı payının iki buçuk katı kadar pay için de yine daha fazla ihale bedeli yatırdıkları kayden sabitir.Bu davalılar davacı payı bakımından akitte gösterilen bedelden başka bir bedel ödediklerini iddia ve ispat etmiş değillerdir. Bu durumda, davalılar A. N.ve Z. Z."nun vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilebilecek konumda oldukları gözetildiğinde, vekil ile el ve işbirliği yapan kişiler olduklarının kabulü zorunludur.
    Hal böyle olunca, davacının aldığı bedeli iade etmesi koşulu ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekilleri için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi