9. Hukuk Dairesi 2008/16866 E. , 2010/5404 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla çalışma,
resmi tatillerdeki çalışma alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1-Davacı vekili kararı temyiz etmiş ise de; 09.04.2008 havale tarihli dilekçesi ile temyizden feragat etmiştir. Dosyada bulunan vekaletnamesinde temyizden feragata yetkisi bulunduğu anlaşıldığından HUMK.nun 432/4.maddesi uyarınca temyiz isteminin REDDİNE,
2-Davalı vekilinin temyizine gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 01.03.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
Davacı, davalı şirkette 1983 yılından itibaren çalışmaya başladığını 1999 yılında emekli olmaya hak kazanmasına rağmen çalışmasına devam ettiğini 30.9.2006 tarihinde sebepsiz olarak işine son verildiğini, son ücretinin aylık 2700 TL olduğu iddia ederek ihbar ve kıdem tazminatı ile dökümü dava dilekçesinde yazılı diğer işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
Davalı özetle, davacının 1999 yılında emekliye ayrıldığını bundan sonra serbest muhasebeci olarak kendi bürosunu açtığını, şirketin muhasebe işlerini bir çok iş yeri sahibinin işlerini yürüttüğü gibi yaptığını, 2700 TL aylık ücret iddiasına dair belgeyi kendisinin düzenlediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davacının 01.03.1983-30.9.2006 tarihleri arasında çalıştığı kabul edilerek kurulan hüküm davalı vekilinin temyizi üzerine yapılan inceleme sonucunda dairemiz sayın çoğunluğu tarafından benimsenmiş ise de aşağıda belirtilecek olan nedenlerle bu sonuca iştirak edilmemiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının, davalı şirkette çalışmakta iken 30.12.1999 tarihli tahsis talebine binaen SSK dan 1.1.2000 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlandığı, bu tarihten sonra davacı hakkında ücret bordrosu düzenlenmediği, davacıya dönemsel olarak serbest meslek kazancı makbuzu karşılığında muhasebe ücreti adı altında ödeme yapıldığı, kendisine ait serbest muhasebe bürosunun bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda tanık beyanlarıyla belgeler çelişmekte olup mahkemece tanık beyanıyla belgeler arasındaki çelişki giderilmemiştir. Öte yandan hesaplamaya esas alınan ve ücreti gösterir 19.06.2006 tarihli belgenin davacı tarafından düzenlendiği savunulduğu halde bu yön üzerinde durulmadığı gibi serbest muhasebeci makbuzu karşılığında yapılan ödemeler yerine iddia edilen ücrete itibar edilmesinin gerekçeleri açıklanmamıştır.
Belirtilen bu tespitler karşısında; dava konusu uyuşmazlıkta doğru sonuca varılabilmesi için davacının işlettiği serbest muhasebeci bürosunu hangi tarihte açtığı, emekli olduktan sonra şirketin muhasebe işlerini kendi bürosundan mı yoksa şirkette mi yerine getirdiği şirkette yerine getirmekte ise tam zamanlı mı yoksa kısmi zamanlı mı çalıştığı ve emeklilikten sonra davacıyla şirket arasında hizmet akdinin unsurlarını oluşturacak şekilde bir ilişkinin meydana gelip gelmediği davacının son ücretinin tespitinde esas alınan 19.06.2006 tarihli belgenin davacı tarafından düzenlenip düzenlenmediği serbest muhasebeci makbuzları karşılığında yapılan ödemelerin ücret olarak kabul edilip edilemeyeceği yönleri duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklığa kavuşturulmalı ve ayrıca davacının çok uzun süre hiç izin kullanmadan çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu dikkate alınarak izinlerini kullanıp kullanmadığı konusunda davalı işverenin davacıya yemin teklifinde bulunma hakkı olduğu hatırlatılmalı bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek emeklilikten sonraki çalışma döneminde hizmet akdinin mevcut olduğu belirlendiği takdirde hizmetlerinin birleştirilmesi aksi takdirde sadece emeklilik öncesi dönem yönünden değerlendirme yapılabileceği nazara alınmak suretiyle oluşacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.