11. Hukuk Dairesi 2013/7521 E. , 2013/23320 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 11/12/2012 tarih ve 2011/226-2012/551 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi birleşen davada davalı Yapı Kredi Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, asıl ve birleşen davada, müvekkilinin elindeki para ile dostluğuna güvendiği davalı ... aracılığıyla tanıştığı davalı bankanın 500 Evler Şube Müdürü olan davalı ...’in görev yaptığı bankaya 12.06.1997 tarihinde % 98 faiz oranlı, 6 ay vadeli 5.000.000.000 TL"lik hesap açtığını, hesap açıldığında müvekkiline verilen hesap cüzdanında hesap sahibi olarak yalnızca kendi adı gözükürken, 6 ay sonra bankaya müracaat ettiğinde hesabın müşterek hesap olduğunun ve davalı ..."ın sonradan hesaba ortak edildiğinin ve hesaptaki paranın 16.12.1997 tarihinde davalı ..."a ödenerek kapatıldığının müvekkiline bildirildiğini, hatırlı banka müşterisi olan davalı ... ve banka personelince birlikte müvekkilinin aldatılarak dolandırıldığını ileri sürerek, müvekkilince bankaya yatırılan 5.000.000.000 TL"nin 12.06.1997 hesap tarihinden itibaren davalı bankanın cari faiz oranları üzerinden güncelleştirilerek 3.000.000.000 TL manevi tazminatın ise olay tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, 29.02.2008 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 80.609,22 TL olarak belirlemiştir.
Davalı ... vekili, davacının iddia ettiği banka hesabına yatırılan paranın tamamen müvekkiline ait olup, faiz isteminin dayanağı olmadığı gibi fahiş bulunduğu ve alacağın zamanaşımına uğradığını savunmuştur.
Davalı ...vekili, hesabın müşterek olduğunu, müvekkili ve bankaya izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı banka vekili, 11.06.1997 tarihinde hesabın davacı ile davalı ... adına müşterek hesap olarak açıldığını, 16.12.1997 tarihinde hesabın davalı ... tarafından 7.167.384.108 TL olarak kapatılıp davalı ... adına 6 ay vadeli hesabın açıldığını, daha sonra anılan davalının başka hesapları ile bu hesabı da kapatılarak bedelleri ile Hazine bonosunun alındığını, ardından Hazine bonolarının da nakde tahvil edilerek davalı ...’ın başka bir hesabına aktarıldığını, davacı tarafça müvekkili bankaya müracaat edilerek paranın kendisine ait olduğunun iddia edilmesi üzerine davalı ... hesabındaki 30.022.502.806 TL"lik mevduata bloke konulduğunu, davacı taraf aleyhine dava dışı başka bir alacak nedeniyle girişilen icra takibinde davacı hesabına haciz konulması nedeniyle 15.803.858.000 TL dosya borcunun icra dosyasına ödendiğini, daha sonra borçlusu davalı ... olan takip dosyasından gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle hesapta kalan 79.552,96 TL üzerine bloke konularak 24.06.2005 tarihinde icra dosyasına yatırıldığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 80.609,22 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat isteminin ise reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 15.06.2010 gün ve 2008/12181- 6931 Esas ve Karar sayılı ilamı ile bozulmuş, davalı banka vekili ile davalı ...vekilinin karar düzeltme talebi reddedilmiş, mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak alınan ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 6 aylık mevduata uygulanan faiz oranları üzerinden yapılan hesaplama uyarınca dava tarihi itibariyle 53.468,14 TL faiz alacağının bulunduğu, 24.12.1999 tarihli 15.803,85 TL ödemenin mahsubu ile davacının davalıdan 42.664,59 TL alacaklı olduğu, Eyüp 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2002/377 Esas sayılı dosyasına göre suç tarihinin 12.06.1997 olup ceza dosyasında verilen şikayet dilekçesine göre davacının zararı ve faili en geç 10.06.1999 dilekçe tarihi itibariyle öğrenmiş olduğu, suç tarihine göre uygulanması gereken ceza zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, 2005 yılında açılan somut davadan önce davalı ... hakkında açılan davanın takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu kararla dava açılması ile meydana gelen hukuki etkiler ortadan kalkacağından zamanaşımının dava açılması nedeniyle kesilmesine ilişkin hükmün somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı, bu durumda gerek haksız eylem, gerekse sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açılan asıl davada Borçlar Kanunu’nda öngörülen zamanaşımı sürelerinin dolduğu, birleşen davalı Yapı Kredi Bankası yönünden ise davacı ile aralarındaki sözleşmesel ilişki nedeniyle ise zamanaşımı süresi olan 10 yıl içinde davanın açılmış olması nedeniyle bu davalının zamanaşımı def"ine itibar edilmediği gerekçesiyle, asıl davanın davalıları ... ve ...açısından davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, birleşen davanın kısmen kabülü ile, 42.664,59 TL"nin 20.09.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte birleşen davalı Yapı Kredi Bankası A.Ş"den tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, birleşen davanın davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, birleşen davada davalı Yapı Kredi Genel Müdürlüğü vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, birleşen davada davalı Yapı Kredi Genel Müdürlüğü vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2.281,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden birleşen davada davalı Yapı Kredi Genel Müdürlüğü"nden alınmasına, 19/12/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.