MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R
Davacı ... Yönetimi, kadastro sırasında ..... İlçesi, ..... Köyü 114 ada 15, 115 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan yolun kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı ve orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın görevsizlik nedeniyle reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili .... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dairenin 14/12/2009 tarihli 2009/15468 - 18552 sayılı kararı ile karar onanmıştır. Kadastro mahkemesince onama kararına uyulduktan sonra dosya görevli ve yetkili mahkemeye göderilmiştir.
Asliye hukuk mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile dosya içerisinde bulunan 07.06.2013 tarihli fen bilirkişisi raporu ile 01.06.2013 tarihli orman bilirkişileri raporları ve krokisinde (B1) ile gösterilen 1243,49 m2"lik alanın yol olarak terkininin iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesbit ve tapuya tesciline, davacı tarafından yol olarak terkin edilen alanın geri kalan kısmına yönelik tescil talebinin reddine karar verimiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastroda yol olarak bırakılan yerin orman olarak tapuya tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1744 sayılı Kanuna göre 18/10/1976 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın bilirkiş raporlarında (B1) ile gösterilen kısmının orman sayılan yerlerden olduğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tesbit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen "Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalılar aleyhine karar ve ilâm harcı hükmedilmemesi gerekirken hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu sebeple, hükmün 3, 4, 5. bendlerinin kaldırılması ve "yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması" suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş şekliyle bu ONANMASINA 19/03/2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.