Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, oğluna kredi çekebilmek amacıyla 500 ada 12 parsel sayılı taşınmazını davalı H.Ş.ya devrettiğini, onun kredi çekememesi nedeniyle taşınmazın H.tarafından davalı M. T."ya devredildiğini, M. T. tarafından çekilen kredinin ödendiğini, bu kişiye olan güveni nedeni ile tapunun bu kişi üzerinde kalmasında sakınca görmemesine rağmen taşınmazın davalı H. B.satıldığını öğrendiğini ileri sürerek, davalı H.B. üzerindeki tapu kaydının iptaliyle adına tescilini istemiştir.
Davalılardan H.B., davanın reddini savunmuş, davalı M.T. kredi çekmek amacıyla bedel almaksızın taşınmazı devralıp davacının isteğiyle de davalı H. devrettiğini belirtmiş, diğer davalı H.Ş.ise yargılamaya katılmayıp yanıtta vermemiştir.
Mahkemece, ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı, kayden maliki olduğu 12 parsel sayılı taşınmazını kredi çekmek ve tekrar kendisine iade edilmek kayıt ve şartı ile inanç sözleşmesine istinaden, aslında satış olmadığı ve satış bedeli olan miktar ödenmediği halde, satış göstermek suretiyle davalı H."a devrettiğini, H."ın kredi çekememesi üzerine de taşınmazın yine kredi çekmek amacıyla H.verilen talimat sonucu davalı M.temlik edildiğini, ancak kredi ödenmesine karşın taşınmazın kendisine iade edilmeyip davalı H.a satıldığını ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, davacının iddiasını yazılı delil ile ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten de, böylesi bir iddianın 5.2.1947 tarih 20/6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge ile kanıtlanması olanaklıdır.
Ne varki, davacı eldeki davayı açarken dilekçesinde "her türlü delil" ibaresini kullanarak ve bu hususu temyiz dilekçesinde belirterek yemin deliline de dayanmıştır. Bilindiği üzere, iddiasını yazılı belge ile ispatlaması gereken tarafın yazılı bir belgesi bulunmuyorsa başvuracağı son kanıt yemin deliline müracaattır.
Öyle ise, davacının yemin delilinin de değerlendirilmesi, mahkemece bu hususun gözönüne alınarak davacıya yemin delilini kullandırtması gerekeceğinde kuşku yoktur.
Hal böyle olunca, davacıya yemin delilinin kullandırılması bakımından olanak tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.