Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalılar adına kayıtlı 1572 parsel sayılı taşınmazın, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, sınırlarında dere ve deniz bulunduğunu, sınırların değişebilir nitelikte olduğunu ileri sürerek 3402 ve 3621 Sayılı Yasalar uyarınca kıyıda kalan kısımların iptaline, geri kalan kısmın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Talat, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar cevap vermemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı T.G. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğine, toplanan delillere göre; davacı hazine davalılar adına kayıtlı 1572 parsel sayılı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, sınırlarının değişebilir nitelikte bulundğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, yapılan araştırma, inceleme ve keşif sonrası oluşan bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, davalılardan N.G.dava tarihi olan 13.10.2003 den önce öldüğü, dosya içerisinde bulunan Ardeşen Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/219 esas-238 karar sayılı ilamı ile sabittir. Bilindiği üzere 4.5.1978 tarih 4/5 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca ölü kişi hakkında dava açılamaz. Hal böyle olunca, dava tarihinden önce öldüğü anlaşılan davalı N.G. aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi