Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1428
Karar No: 2020/100
Karar Tarihi: 06.02.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1428 Esas 2020/100 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1428 E.  ,  2020/100 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    1.Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Gülnar Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3.Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 01.12.2008 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin maliki olduğu arsada badem ağaçları yetiştirdiğini, davalıya ait küçükbaş hayvanların 24.10.2008 tarihinde müvekkilinin taşınmazına girerek 150 adet badem ağacının yapraklarını ve dallarını yiyerek zarar verdiğini, daha önce de buna benzer olayların yaşandığını, ancak tarafların anlaştıklarını, Gülnar Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/23 D.İş sayılı dosyasında delil tespiti talebinde bulunduklarını, fakat belirtilen dosyadaki bilirkişi raporunun yeterli olmadığını ileri sürerek, mevcut ve mahrum kalınan mahsul gelirine ilişkin zararın tazmini için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 6.500TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili 22.01.2009 tarihli cevap dilekçesinde, zararın meydana geldiği bahçenin ortasından yol geçtiğini, davacının bahçesinin muhafazasının yeterli olmadığını, zararın meydana geldiği tarihte hayvanlarını başka yerde otlattığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    6. Gülnar Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.10.2010 tarihli ve 2008/156 E., 2010/200 K. sayılı kararı ile; davada davalının hayvanlarının davacıya ait bahçeye verdiği zararın tazmini isteminde bulunulduğu, bu bağlamda davacının 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 41. maddesi gereğince haksız fiili ve failini kanıtlaması gerektiği, ancak ispat yükü kendisinde bulunan davacı yanın bahçesine zarar verenin davalıya ait hayvanlar olduğu yönündeki iddialarını huzurda dinlenen tanık beyanları ile kesin olarak kanıtlayamadığı, davalının davacının teklif ettiği yemini de eda ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Gülnar Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14.02.2012 tarihli ve 2010/14546 E., 2012/2075 K. sayılı kararı ile;
    “…davacı tarafa yemin teklifinin hatırlatıldığı, bunun üzerine davacının, bahçesine giren hayvanların davalıya ait olup olmadığı, bu hayvanların davacının bahçesine zarar verip vermediği hususunda yemin teklif etmiş olduğu, davalı tarafın da olay günü; bahçede 15-16 kıl keçisi olduğu, hayvanların kimin olduğunu bilmediği, kendisine ait hayvanların davacının bahçesine zarar vermediği yönünde yemin eda ettiği anlaşılmaktadır. Davalı haksız eylem faili olduğuna göre, suç olan bir konuda yemin teklif edilerek ve buna dayanılarak hüküm kurulması doğru değildir. Ayrıca dinlenen tanık anlatımları, tespit dosyası ve davalının da beyanları dikkate alındığında davalı hayvanlarının davacının ağaçlarına zarar verdiği anlaşılmaktadır. Şu durumda zarar kapsamı belirlenip hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacının iddiasını kanıtlayamadığından reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı …” gerekçesiyle kararı oy çokluğuyla bozmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Gülnar Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.03.2015 tarihli ve 2015/20 E., 2015/66 K. sayılı kararı ile; ilk karar gerekçeleri tekrar edilmek suretiyle ve “…haksız fiilin davalı tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin başkaca delil elde edilemediği, bu nedenle davalının haksız fiil faili olarak tanımlanamayacağı, aksinin kabulü hâlinde kırsal kesimde yaşayan, hayvan sahibi olan ve aralarında husumet bulunan kişilerin birbirlerinden maddi menfaat sağlamak için yargı yoluna başvuracağı ve bu durumun da ilçede kaos ortamı oluşturacağı …” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Tanık anlatımları, tespit dosyası ve davalının beyanları birlikte değerlendirildiğinde davalının iddia edilen haksız eylemden dolayı sorumlu tutulup tutulamayacağı, konusu suç teşkil eden haksız eylem iddiasının ispatı bakımından yemin deliline başvurulup başvurulamayacağı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Öncelikle eldeki davada sorumluluğun kaynağını oluşturan haksız fiil ile ilgili yasal düzenleme ve ilkelerin kısaca irdelenmesinde yarar vardır.
    13. Haksız fiilden doğan borçlar; Mülga 818 sayılı BK’nın 41–60., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 49–76. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
    Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın “Mesuliyet şeraiti” başlıklı 41. maddesinde;
    “Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur.
    Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur.”
    hükmü yer almaktadır.
    14. Haksız fiil, kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir. Bir haksız fiil sonucu zarara uğrayan kimse, uğradığı zararın tazminini bu haksız fiilden sorumlu olan kimseden veya kimselerden talep edebilir.
    15. Haksız fiilden söz edilebilmesi için BK’nın 41. maddesine göre şu dört unsurun birlikte bulunması zorunludur: Öncelikle hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, bu fiili işleyen kusurlu olmalı, kusurlu şekilde işlenen ve hukuka aykırı olan bu fiil nedeniyle bir zarar doğmalı ve sonuçta doğan zarar ile hukuka aykırı fiil arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Bu unsurların tümünün bir arada bulunmadığı, bir veya birkaç unsurun eksik olduğu durumlarda haksız fiilin varlığından söz edilemez.
    16. Uyuşmazlığın çözümü için ispat yükü ve yemin hususlarına ilişkin yasal düzenleme ve kavramların kısaca açıklanmasında yarar vardır.
    17. Hemen belirtmek gerekir ki, dava konusu edilen bir hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların (olguların) var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat denir. İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 187/1 maddesi).
    18. Vakıa (olgu) ise, 03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında (YİBK); kendisine hukuki sonuç bağlanmış olaylar şeklinde tanımlanmıştır. İspatı gereken olaylar, olumlu vakıalar olabileceği gibi olumsuz vakıalar da olabilir.
    19. Diğer taraftan hâkim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini kural olarak kendiliğinden araştıramaz. Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir. Bir davada ispat yükünün hangi tarafa ait olacağı hususu ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde düzenlendiği gibi, usul hukukunun en önemli konularından biri olan ispat yükü kuralı, HMK’nın 190. maddesinde de “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
    20. İspat için başvurulan araçları ifade eden deliller ise HMK’da senet, yemin, bilirkişi, keşif ve uzman görüşü olarak sıralanmıştır. Ancak sayılan bu deliller sınırlayıcı (tahdidi) olmayıp, kanunun belirli bir delille ispat zorunluluğu getirmediği hâllerde taraflar kanunda düzenlenmemiş diğer delillere de dayanabilirler. Delillerin değerlendirilmesinde ise hâkimin bağlılığı ve her bir delile bağlanan hukuki sonuçlar bakımından "kesin" ve "takdiri" deliller ayrımı esas alınarak incelenme yapılmaktadır. Kesin deliller hâkimin bağlı olduğu ve takdir yetkisine sahip olmadığı delillerdir. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki uyuşmazlık konusu olan "yemin delili" de kesin deliller içerisinde yer almakta olup, hâkimi bağlamaktadır (Kuru, B./ Arslan, R./Yılmaz, E.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2013, s. 406-413).
    21. Yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır (03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı YİBK).
    22. Bir ispat vasıtası olan yeminin konusu HMK"nın 225. maddesine göre, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Görüleceği üzere yemin, tarafın kendisinden kaynaklanan (ondan sadır olan) vakıalar hakkında verilebilir.
    23. Kanun’da, bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılırken (HMK m. 225/2), tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıaların yemin konusu olamayacağı (HMK m. 226; Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m.352) düzenlenmiştir.
    24. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.01.2019 tarihli ve 2017/16-1561 E. ve 2019/11 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
    25. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde;
    HMK’nın 226. (HUMK m. 352) maddesi gereğince yemin edecek kimsenin onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar yemin konusu olamayacağından, mahkemece davacı tarafa yemin teklifinin hatırlatılarak davalı tarafça yeminin eda edilmesi ve buna dayanılarak hüküm kurulması doğru olmadığı gibi; tespit dosyası, yargılama sırasında davalının beyanları ve tanık anlatımları dikkate alındığında, davalı hayvanlarının davacının ağaçlarına zarar verdiğinin davacı tarafça ispatlandığının kabulü gerekmektedir.
    26. Sonuç itibariyle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    27. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    IV. SONUÇ :
    Yukarıda (12) nolu ve devamı bentlerde açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi