14. Hukuk Dairesi 2016/13706 E. , 2020/1705 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.06.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, İİK"nun 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalılardan ..."nun davacıya olan borcundan dolayı ... İcra Müdürlüğünün 2013/2412 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlunun murisleri babası ..."nun ve annesi ..."nun paydaşı olduğu 248 ada 1, 2 ve 19 parsel sayılı taşınmazlarda borçlunun hissesine alacak nedeniyle haciz konulduğunu ve icra mahkemesinden iş bu davayı açmak üzere yetki verildiğini belirterek dava konusu 248 ada 1, 2 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, taşınmazların el birliği mülkiyetine konu olmadığı, alacaklıların borçlunun paylı mülkiyete konu taşınmazlardaki payını bağımsız olarak haczettirip satabilecekleri, yasal bir engelin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra İflas Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alınması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip davacı tarafa icra hakiminden yetki belgesi almak üzere süre verilmelidir.
İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir.
Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davalarda birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek kadar (sayıda) taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddi gerekir.
Bu şekilde açılacak davalarda borçlu ortak (paydaş) dahil tüm ortakların (paydaşların) davaya dahil edilmeleri zorunludur.
5403 sayılı Kanunun 8. maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişikliğe bağlı olarak, alacaklı (davacı) tarafından borçlunun haczedilen payının doğrudan icra yolu ile satışı mümkün hale gelmiştir. Bir başka ifadeyle borçlunun haczedilen payının doğrudan icra yolu ile satışı için “borçlunun (davalı)”, dava konusu taşınmazda “paylı” malik durumunda olması gerekmektedir. Ancak bu halde alacaklının (davacı) İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi gereğince yetki alarak dava konusu taşınmaz yönünden ortaklığın giderilmesi davası açmasında hukuki yararı bulunmadığından davanın reddi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan ilkeler gereğince, somut olayda; dosya içerisindeki tapu kayıtlarından dava konusu taşınmazlarda davalı borçlu ..."nun müşterek mülkiyet hükümlerine tabi payı bulunmayıp, 248 ada 1 ve 19 parsel sayılı taşınmazlarda borçlu murisi ..."nun tam pay sahibi, 248 ada 2 parsel sayılı taşınmazda da borçlu murisleri ..."nun ve..."nun 1/4"er pay sahip bulundukları görülmektedir. Uyap sisteminden yapılan incelemede, dava konusu taşınmazlarda halen davalı borçlunun müstakil payının bulunmadığı, anne ve babasının paylı mülkiyetine dayandığı, iştirakli pay sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalı borçlunun payı iştirakli olduğundan davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, paylı olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.