20. Hukuk Dairesi 2014/8760 E. , 2015/1773 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu kaydının iptali davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ........ Bakanlığını temsilen ................ vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ................ vekili, ............... Köyü 293 ada 4 ve 294 ada 5 parsel sayılı sırasıyla 764,39 m² ve 4238,65 m² yüzölçümündeki taşınmazların kısmen 1992 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde olduğu halde, 2007 yılında 4999 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmalarda orman sınırlarına uyulmadığını ve 30.04.2007 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosunda da orman sınırları daraltılacak şekilde gerçek kişiler adına tapu kaydı oluştuğunu bildirerek, davalı adına kayıtlı tapunun iptali ile orman niteliğinde ................ adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın (B) harfiyle işaretli 398,82 m² yüzölçümündeki bölümünün orman niteliği ile ................ adına tapuya tesciline karar verilmiş, ................ tarafından orman sınırı dışında bırakılan 365,27 m²’lik bölüme yönelik temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/05/2011 tarih ve 2011/2379 E. - 5817 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece çekişmeli 293 ada 4 parsel sayılı taşınmazın (B) bölümünün 1992 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı, daha sonra 2007 yılında 4999 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmada bu sınırlar orman aleyhine daraltılmışsa da bu çalışmaya değer verilemeyeceği gerekçesiyle karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan uzman bilirkişi raporunda, 1992 yılına ait orman kadastro haritasında gösterilen 498 numaralı orman sınır noktasının farklı yerde olduğu belirtilerek, asıl olması gereken yerin mavi renkle işaretlendiği açıklanmıştır.
Orman kadastro tutanağının 61. sayfasında 498 numaralı orman sınır noktasının yeri "497 numaralı noktadan kuzeydoğu yönde düz hatla derecik kenarında" şeklinde tarif edilmiştir. Uzman bilirkişi raporunda memleket haritası ve hava fotoğraflarına dayalı bir uygulama yapılmadığından, orman kadastro tutanağındaki tarif ve bilirkişi raporlarının doğruluğu denetlenememektedir.
Mahkemece, öncelikle 1980’li yıllara ait memleket haritası getirilerek; önceki bilirkişiler dışında halen ........ Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak dört kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise, o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastro haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle, çekişmeli taşınmazların orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, orman kadastro tutanağında yazılı sabit noktalar memleket haritası üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, bundan sonra elde edilecek delillerin tümü bir arada değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Ayrıca, 294 ada 5 sayılı parsel de dava konusu olduğu halde, bu parsel hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin de doğru olmadığı]na değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra;
1) Davacının davasının kısmen kabulüne, ................ İli, .......... İlçesi, ............... Köyü, 293 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, taşınmazın 764,39 m² olarak orman vasfında ................ adına tapuya kayıt ve tesciline,
2) Davacının ............... Köyü 294 ada 5 parsel sayılı taşınmaza yönelik davasının reddine,
karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından 294 ada 5 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman sınırı içinde kalan tapu kaydının iptali istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 21.05.1992 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması ile daha sonra 18.01.2007 tarihinde ilân edilip kesinleşen 4999 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince yapılan fennî hataların düzeltilmesi çalışması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman kadastro haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda temyize konu 294 ada 5 sayılı parselin orman tahdit hattı dışında kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 19/03/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.