Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, dava konusu taşınmazın Şubat 335 tarih 72 nolu tapu kaydı ile murisleri adına kayıtlı olduğunu, zilyetlikleri ve tasarruflarında bulunduğu halde 23.3.1966 tarih 2 nolu tapu ile ihdasen hazine adına tescil edildiğini ileri sürüp tapunun iptali isteğinde bulunmuşlardır. Davalı hazine, dava konusu yerin tapu kaydı kapsamında kalmadığını tapu kaydının sınırlarının gayri sabit hudutlu olduğunu, davacıların zilyetliğinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazın davalılara ait tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle davalı hazine adına oluşturulan 23.3.1966 tarih 2 nolu tapunun iptali ile 30.000 m2’lik kısmının miras payları oranında davacılar adına, 32.900 m2’lik kısmının hazine adına tesciline karar verilmiştir. Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; eldeki davaya konu edilen çekişmeli yerle ilgili olarak 3402 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca kadastro tutanağının düzenlendiği, ancak genel mahkemede davalı olduğundan bahisle aynı yasanın 30.maddesi uyarınca malik hanesinin hükmen tayin ve tespit edilmesi bakımından açık bırakıldığı anlaşılmaktadır. Eldeki davayla çekişme konusu taşınmazın kadastro öncesi tapu kaydına dayanılarak davalı hazine adına idari yoldan oluşturulan tapu kaydının iptal ve tescili talep edilmektedir. O halde, anılan bu isteklere ilişkin çekişmenin 3402 Sayılı Yasanın 25. ve 27. maddeleri hükümleri karşısında kadastro mahkemelerince çözüme kavuşturulacağı başka bir ifadeyle aynı yasanın 30. maddesi hükmü gözetilerek kadastro mahkemesince gerçek malikin tespit edilerek onun adına sicil kaydı oluşturulmak üzere karar verileceği kuşkusuzdur. Öyle ise, malik hanesi açık bırakılan taşınmazla ilgili sicil kaydı oluşturmak üzere kadastro mahkemelerinin görevli olduğu gözardı edilmek suretiyle çekişmenin genel mahkemede karara bağlanmış olması doğru değildir. Hal böyle olunca, mahkemece davanın görev yönünden reddine ve dava dosyasının 3402/27.maddesi gereğince görevli olan Kadastro Mahkemesine devir kararı verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Davalı Hazinenin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.