10. Hukuk Dairesi 2015/23908 E. , 2016/3818 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum, davalılar ..., ..., ..., ..., ... Yol Yapımı Asfalt San. ve Mak. Tic. A.Ş., ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 23.09.2004 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değerli gelirden oluşan Kurum zararının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki kararı, Dairemizin 12.09.204 tarih, 2014/14117-17269 sayılı ilamıyla “... alınan kusur raporlarının oluşa ve mevzuat hükümlerine uygun olmaması nedeniyle itibar edilmeyerek yeniden kusur raporu alındıktan sonra, itibar edilmeyen kusur raporlarına dönülerek, bu raporların hükme esas alınmış olması isabetli bulunmamıştır. Diğer taraftan, ceza davasında kusurlu bulunarak mahkum olanlara, zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesinde az da olsa bir miktar kusur verilmesi zorunludur. Bununla birlikte, ceza davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması halinde, ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte bir karar olmadığı gözetilmelidir. Mahkemece; ceza dosyası akıbeti de araştırılmak suretiyle, zararlandırıcı sigorta olayında, tarafların kusur oran ve aidiyetleri konusundaki raporlar arasında mevcut çelişkiyi giderecek, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda uzman olan bilirkişi heyetinden kusur raporu aldıktan sonra, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir” şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma üzerine yapılan yargılamada alınan 27.04.2015 tarihli, davalı işverenin % 65, kazalının ise % 35 oranında kusurlu olduğuna ilişkin rapora itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmişse de, hükme esas alınan bu raporda, ceza dosyası kesinleşmediğinden ..., ... ve ..."ın kusurunun işveren kusuru içinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş olması nedeniyle anılan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.
5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21 inci maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemelerle bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.”hükmü öngörülmüş ise de; söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26 ncı maddesidir. Anılan madde uyarınca davalıların Kurumun rücu alacağından sorumlulukları ancak kusurlarının varlığı halinde mümkündür.
Mahkemece yapılacak iş, zararlandırıcı sigorta olayında, davalılar ..., ... ve ..."ın kusurunun işveren kusuru içinde değerlendirilmesi yerine, tarafların kusur oran ve aidiyetlerini bireyselleştirecek, raporlar arasında mevcut çelişkiyi giderecek, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda uzman olan bilirkişi heyetinden ek kusur raporu aldıktan sonra sonucuna göre karar vermektir.
O hâlde, davacı Kurum, davalılar ..., ... ..., ..., ...Yol Yapımı Asfalt San. ve Mak. Tic. A.Ş. ve ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 22.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.