Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/6433
Karar No: 2013/7753
Karar Tarihi: 05.12.2013

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/6433 Esas 2013/7753 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2013/6433 E.  ,  2013/7753 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın pasif dava ehliyeti yokluğundan reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-

    Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 10.05.2008 ve 29.05.2008 tarihli sözleşme ile davalı şirketin gemilerinin bakım ve tamir işinin müvekkile ait tersanede yapılmasının kararlaştırıldığını, davalının bu hizmet nedeniyle bakiye 33.050,87 USD borcu bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile toplam 33.050,87 USD"nin her bir tahakkuk tarihindeki meblağa o tarihten itibaren ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, sözleşmelerde yalnızca tersaneye gelecek gemi için verilmesi muhtemel hizmetlerin fiyat tarifesinin yer aldığını, gemilerin müvekkile ait olmadığını, müvekkilinin tamir ve bakım hizmeti için aracılık ettiğini, borcun tamamının gemi malikleri tarafından ödendiğini, hizmetin tam olarak yerine getirilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile sözleşme imzalayan davalının dava dışı yurtdışı şirketin acentesi olduğu, sözleşmeleri müvekkili adına ve hesabına bizzat imzaladığı, doğrudan davalı acenta aleyhinde dava açılmasının mümkün olamayacağı gerekçesiyle, davanın pasif dava ehliyeti yokluğundan (HMK"nın 114/1-e maddesi gereği dava takip yetkisi yokluğundan) reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1)Dava, taraflar arasındaki tamir ve bakım işi ile ilgili sözleşmelerden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 10.05.2008 ve 29.05.2008 tarihli sözleşmelerin "... Denizcilik Ltd. Şti."nin Sorumlulukları" başlıklı 3.1.21 maddesi "Tersane tarafından sağlanacak hizmetlerinin bedelini aşağıdaki belirtilen şartlarda, vaktinde ve tam olarak yapacaktır." hükmünü içermektedir. Bu hüküm ile davalı, tamir ve bakım hizmeti bedeli ödeme sorumluluğunu açıkça kabul ve taahhüt etmiştir. Sözleşmede davalının acente sıfatıyla hareket ettiğine dair bir ibareye yer verilmemiş olup, davalı ödenmeyen bakiye iş bedeli varsa, bundan sorumludur. Davalı vekili bilirkişi raporuna itirazında, mahkemenin kabulünün aksine acente olmadıklarını, davacı ile dava dışı donatan şirket arasında aracılık yaptıklarını savunmuş ise de sözleşmede davalının aracı olduğuna dair bir sıfatına da yer verilmemiştir. Borcun bir kısmını daha önce dava dışı bir şirketin ödemiş olması, davalının bakiye borcu ödeme yükümlülüğünü kaldırmaz. Davalının, gemilerin maliki olup olmamasının da üstlendiği sorumluğu etkileyen bir husus değildir. Bu durumda mahkemece, davalının pasif taraf sıfatı bulunduğu kabul edilerek, uyuşmazlığın esası incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    2) Kabule göre; 6100 sayılı HMK"nın dava şartlarını düzenleyen 114/1-d maddesindeki dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir.
    Aynı Kanun"un 114/1-e maddesindeki dava takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir (HMK md. 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı hâlde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukukî konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin dava takip yetkisi vardır. Ancak bazı istisnai durumlarda davada taraf olarak gösterilen kişinin taraf ve dava ehliyeti olmasına rağmen dava takip yetkisi olmayabilir. Örn: Hakkında iflas kararı verilen kişinin taraf olduğu hukuki davalarda da istisnai durumlar dışında davayı takip yetkisi iflas idaresine aittir.
    Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK"nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK md. 51) Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, "sıfat" yerine "husumet" terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re"sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def"i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re"sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
    Somut olayda mahkemece, davalının pasif taraf sıfatı yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyecek şekilde aynı anda hem HMK"nın 114/1-d maddesindeki dava ehliyeti, hem de 114/1-e maddesindeki dava takip yetkisi yokluğu sebebiyle davanın usûlden reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
    SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden tibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi