23. Hukuk Dairesi 2013/6541 E. , 2013/7750 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki bağımsız bölümün teslimi, tazminat ve itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, asıl davada davacının üyesi olduğu davalı kooperatifin, müvekkiline teslim etmesi gereken daireyi teslim etmediğini, bu daire yerine dükkan tahsisine yönelik talebinin de kabul edilmediğini ileri sürerek, davalı kooperatifin elinde bulunan daire ya da dükkanlardan birinin davacıya tahsis edilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde davacının şimdiye kadar ödemiş olduğu 61.328,00 TL aidatın davacıya iadesi ile davacıya teslim edilmesi gereken daire veya dükkanın rayiç değeri ile maliyeti arasındaki fark olarak 10.000,00 TL tazminatın, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, birleşen davada; ... Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2008/463 esas, 2010/105 karar sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, müvekkilinin davalı kooperatiften 61.328,00 TL aidat alacağı ve 27.335,85 TL aidatların işlemiş faiz alacağının bulunduğunun saptandığını davada talep edilmeyen işlemiş faiz alacağına ilişkin olarak icra takibine girişildiğini davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kooperatife 85 metrekarelik konut tahsisi için üye olduğunu ve aidat ödemelerini buna göre yaptığını, davacıya tahsis edilen 85 metrekarelik konutların inşa edilemediğini, davacının talep ettiği 165 metrekarelik konutlar yönünden ise şimdiye kadar ödediği aidat miktarı yetersiz kaldığından, bu konutlardan verilemeyeceğini, davacının aidat iadesinin ise ancak üyelikten istifa halinde bilanço tasdikinden bir ay sonra yapılabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davacının Borçlar Kanunu"nun 106 ve 108. maddeleri gereğince ortaklık sözleşmesinden dönme ve menfi zararlarını isteme hakkının doğduğu gerekçesiyle, alacak davasının kısmen kabulüne, 61.328,00 TL ödenen aidat bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının daire verilmemesi nedeniyle rayiç değer ve inşaat maliyeti arasındaki farktan oluşan yoksun kalınan kar talebinin ve tapu iptali ve tescil isteminin reddine dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 19.12.2011 günlü, 2011/2482 esas, 2011/2655 karar sayılı ilamı ile “davacı ile aynı konumda olan ve 85 metrekarelik daire tahsis edilen diğer ortaklar .../...
yönünden genel kurul kararlarında herhangi bir teslim süresi öngörülmemiş ise dairelerin teslim edilip edilmediği, davacı yönünden daire teslimi hususunda diğer ortaklarla arasında Kooperatifler Kanunu"nun 23. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine uyulup uyulmadığı, araştırılarak aynı konumdaki tüm ortaklar bakımından daire teslimi gerçekleşmemiş ise davacının üyeliğe bağlı aidat ödemelerini geri isteme hakkı bulunmadığı, ortağa tahsis edilecek daire yoksa davacının tazminat isteme hakkı bulunduğu, davalı vekilinin temyiz dilekçesinde belirtilen davacının kooperatif üyeliğinden çıkarıldığı yönündeki beyanına göre talebin çıkma payı alacağının tahsili istemine yönelik olup olmadığı, hususları üzerinde durulup uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; dava tarihi 02.12.2008 tarihi itibariyle davacının davalı kooperatifin ortağı olduğu, dava dilekçesi içeriğinden davacının kooperatif ortaklığından istifa iradesinin bulunduğu sonucuna ulaşılamayacağı, davalı kooperatifçe herhangi bir ortağa 82,5 metrekare daire teslimi yapılmadığı, dolayısıyla davacıya 82,5 metrekarelik aynı nitelikte bir konut tesliminin mümkün olmadığı, davalı kooperatif tarafından davacı ortağa konut-dükkan teslim etmesinin mümkün olmaması nedeniyle davacının bilirkişi raporu ile belirlenen hak ettiği tazminat tutarının 98.516,71 TL olduğu, taleple bağlı kalınarak 71.328 TL tazminata hükmetmek gerektiği, birleşen dava yönünden ise, dava ve takip dayanağı bilirkişi raporunda belirlenen menfi zararın asıl dava tarihine kadar işlemiş faizinin talep edilmesi, oysa asıl davada davacı ortağın hak ettiği tazminatın dava tarihi itibariyle belirlenmiş olmasına ve olayda uygun olmayan menfi zararın istenemeyeceğine ve menfi zararın fer"i niteliğindeki faizinde istenilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, asıl dava yönünden 71.328,00 TL tazminatın davalı kooperatiften alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin tazminat haklarının saklı tutulmasına, sair talebin reddine, birleşen 2010/198 Esas sayılı davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl ve birleşen davada davalı kooperatif vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.