11. Hukuk Dairesi 2013/15423 E. , 2013/23226 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28.02.2012 gün ve 2011/432-2012/116 sayılı kararı bozan-onayan Daire’nin 12.06.2013 gün ve 2012/7237-2013/12254 sayılı kararı aleyhinde davacı/karşı davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin kullandığı, kendisi ve diğer hissedarların kefili olduğu krediler nedeniyle bankalar tarafından şirket ve kefiller hakkında icra takipleri yapıldığını, alacaklı bankalarla yapılan protokelle kefillerin taşınmazlarının bankalara satışı suretiyle bir kısım borçların tasfiyesinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda kendisinin de bir çok taşınmazının alacaklı bankalara satılarak bedelinin şirketin borcundan mahsup edildiğini, taşınmazların satış bedelinin 1.299.669.999.997 TL olup, satış tarihi itibariyle davalıdan bu tutar kadar alacaklı olduğunu, 2.917.795,20 TL"ye ulaşan asıl alacak ve faiz alacağının tahsili için başlattığı takibin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının, şirketin kuruluşundan bankalara olan borçlarının tasfiyesine kadar şirketin müdürlüğünü yaptığını, bu dönem içerisinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, ancak aşırı kredi kullanılması ve hesapsız borçlanma nedeni ile şirketin ekonomik krize girdiğini, bu dönemi hacizsiz atlatmak için şirket gayrimenkullerinin ortakların üzerine yapıldığını, davacının da şirkete ait bir takım gayrimenkullerin tapularını kendi adına aldığını, alacaklı bankalara devredilen taşınmazların şirkete ait olduğunu, bu taşınmazların vefa hakkı şirkette kalmak kaydıyla protokolle alacaklı bankalara verildiğini, daha sonra bankaların onayı ile davacı ve dava dışı ortak tarafından 3. kişilere 10.000.000 USD bedelle satıldığını, satış bedelinden bir kısmı ile banka kredilerinin ödendiğini, bakiyesinin ise davacı ve diğer ortağın uhtesinde kaldığını, taşınmazlar davacının şahsına ait olmayıp, şirketin öz kaynakları ve bankalardan kredi kullanılmak suretiyle edinildiğini savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davasında ise davacının mali ve finansman konularında şirket müdürü iken şirket zararına kendi lehine yapmış olduğu tasarruflarla kendi uhdesinde bulunan şirket kaynakları ve alacaklarından şimdilik 100.000 TL"nin faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Karşı davalı, zamanaşımı ve esastan karşı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davada bedeli talep edilen taşınmazların başlangıçtan itibaren davalı şirkete ait olduğu, davacının anılan taşınmazları satın aldığını ve bedelini ödediğini ispat edemediği, karşı dava bakımından ise karşı davacı şirketin ortak cari hesaplarının çok fazla işlem gördüğü, bu işlemlerin bir kısmında düzeltme kayıtlarının bulunduğu, banka kredileri ile ilgili işlemlerde düzeltmeler yapıldığı, şirket nezninde tutulan cari hesapların sağlıklı bir sonuç vermediği, karşı davalının azledildiği 18/08/2004 tarihli ortaklar kurulu kararına kadar şirketi zarara uğrattığı hususunun şirket defterlerinden tesbit edilemediği, karşı davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karar davacı/karşı davalı ile davalı/karşı davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 12.06.2013 tarihli kararı ile asıl davaya ait hükmün onanmasına, karşı davaya ait hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı/karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı/karşı davalı vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı/karşı davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK’nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, alınması gereken 50,45 TL karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına, 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK"nın 442/3. maddesi hükmü uyarınca, takdiren 219,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacı/karşı davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 19.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.