2. Ceza Dairesi 2012/27172 E. , 2013/31091 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 4 - 2009/203049
MAHKEMESİ : Polatlı Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2009
NUMARASI : 2007/363 (E) ve 2009/185 (K)
SUÇ : Görevliye hakaret
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
5237 sayılı TCK.nun 267/1.maddesinde düzenlenen iftira suçunda ‘işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasına ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmek’ durumunun bulunması gerektiği oysa söz konusu olayda sanığın kızını kaçıran taraftan polis memurlarının para aldığını düşünerek hakaret içerikli sözleri söylediğinin anlaşılmasına göre, verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olup tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak,
1- Ceza yasasında, hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü durumlarda mahkemece, öncelikle hapis ya da adli para cezasının neden seçildiğine ilişkin yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeli, daha sonra ise alt ve üst sınırları arasında yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek temel ceza belirlenmelidir.
Somut olayda sanığa yüklenen suç kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu olup, hakaret suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK .nun 125/1 maddesinde hapis ve adli para cezası olarak öngörülen seçenekli yaptırım, aynı maddenin 3-a fıkrasında yer alan görevliye hakaret suçunu da kapsadığından, kamu görevlisine karşı hakaret suçundan, seçenekli yaptırımlardan neden hapis ya da adli para cezasına hükmedildiğinin yasal ve yeterli gerekçesi gösterilip, daha sonra hükmedilen hapis ya da adli para cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesinde yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi gerekirken, yalnızca hapis cezasının alt ve üst sınırları arasında temel cezanın belirlenmesine ilişkin gerekçe gösterilmesi,
2- Tayin olunan uzun süreli hapis cezasının seçenekli yaptırıma çevrilemeyeceği gözetilmeden adli para cezasına çevrilmesine karar verilerek 5237 sayılı TCK.nun 50. maddesine aykırı davranılması,
3- Sanığın savunmasında, kızının kaçırılması olayı ile ilgili olarak karakola gittiğinde kendisine ‘bugün git yarın gel’ şeklinde söylendiğini beyan etmesi ve kızının bulunamamasına duyduğu tepki sonucu hakaret içerikli sözlerin bulunduğu şikayet dilekçesini verdiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında TCK."nun 129.maddesinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının kararda tartışılmaması,
4- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.06.2008 tarih ve 2008/2-149, 2008/163 sayılı ilamında da belirtildiği üzere koşullu bir düşme nedenini oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, objektif koşulların varlığı halinde, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca 5271 sayılı CYY.nın 231.maddesinin 5.fıkrasının son cümlesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade edeceğinden, hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına veya diğer tedbirlere çevrilmesine ilişkin düzenlemelere göre daha lehe olduğu gözetilmeden, 5271 sayılı CMK.nun 231.maddesinin 7. fıkrasına yanlış anlam verilerek; sanık hakkında 5271 sayılı CMK.nun 231.maddesinin 6.fıkrasının (b) bendinde belirtilen ‘sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda bir kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilip giderilmediği’’ koşulunun oluşup oluşmadığı hususu değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
5- Kabule göre de;
Sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının 5237 sayılı TCK.nun 50/1-a maddesi gereğince adli para cezasına çevrilmesi sırasında 10.600,00 TL yerine 10.500,00 TL adli para cezasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 1412 sayılı CMUK.nun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakları gözetilerek hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 25/12/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.