Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2015/3643
Karar No: 2020/3429
Karar Tarihi: 01.12.2020

Danıştay 13. Daire 2015/3643 Esas 2020/3429 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/3643
Karar No:2020/3429

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü …/…

İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, kanuni temsilcisi olduğu … Tarım - Akaryakıt İşl. San. ve Tic. A.Ş. adına 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca kesilen idarî para cezasının anılan şirketten tahsil edilemediği gerekçesiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca, kanunî temsilci sıfatıyla davacıdan tahsiline yönelik olarak düzenlenen 57.155,89-TL tutarındaki … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (Kurul) … tarih ve … sayılı kararı ile Akkaşlar Tarım - ... İşl. San. ve Tic. A.Ş.'ye 57.155,89-TL idari para cezası verildiği, söz konusu cezanın 02/02/2006 tarihinde adı geçen şirkete tebliğ edildiği, süresi içerisinde idari para cezasının ödenmediği, Kurul tarafından … Vergi Dairesi Başkanlığı'na muhatap … tarih ve … sayılı yazıyla ilgili alacağın 6183 sayılı Kanun uyarınca tahsilinin istenildiği, bunun üzerine … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından ödeme emri düzenlendiği, haciz amacıyla yapılan malvarlığı araştırmasında şirketin malvarlığının bulunmadığının anlaşılması üzerine söz konusu şirketin idarî para cezasının düzenlendiği tarihte başkan yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olduğu belirlenen davacı adına, idari para cezasının tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği;
Ödeme emrine dayanak idari para cezasının iptali istemiyle Danıştay Onüçüncü Dairesi'nde dava açıldığı, anılan Dairenin 22/04/2008 tarih ve E:2006/1274, K:2008/3860 sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, ilgili kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca onanarak kesinleştiği, davacının, idari para cezasının verildiği 17/11/2005 tarihinde ve sonraki dönemlerde ilgili şirketin başkan yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olduğu, bu durumda, davacının sorumlu olduğu döneme ilişkin kesinleşmiş ve şirket malvarlığından tahsil edilemediği dosya kapsamında anlaşılan kamu alacağının tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca davacı adına ödeme emri düzenlenmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, üst düzey yönetici olmadığı, yönetim kurulu üyesi olduğu, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin …’ta olduğu, Mükerrer 35. maddeye göre takip yapılmadan önce şirket hakkında aciz vesikası alınması gerektiği, alacağın zamanaşımına uğradığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Kurul'un … tarih ve … sayılı kararı ile verilen idari para cezasının vadesinde ödenmemesi üzerine takip yapıldığı, yapılan malvarlığı araştırmasında alacağın şirketin malvarlığından tahsilinin imkânsız olduğunun anlaşılması üzerine o dönemde şirketin yönetim kurulu üyesi ve başkan yardımcısı olan davacı adına ödeme emri düzenlendiği, tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… tarih ve … sayılı Kurul kararı ile, … Tarım-Akaryakıt İşl. San. ve Tic. A.Ş.'ye, lisanssız bayilik faaliyetinde bulunduğundan bahisle 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca 57.156,00-TL idarî para cezası verilmiştir.
İdarî para cezasının şirket tarafından vadesinde ödenmediği, yapılan malvarlığı araştırmasında şirketin malvarlığının bulunmadığının anlaşıldığı ve para cezasının şirketten tahsil edilemeyeceği sonucuna varıldığından bahisle, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca, idari para cezasının düzenlendiği tarihte söz konusu şirketin başkan yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olduğu belirlenen davacıdan kanunî temsilci sıfatıyla tahsiline yönelik olarak dava konusu ödeme emri düzenlenmiştir.
Ödeme emrinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT VE HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un Mükerrer 35. maddesinin birinci fıkrasında, "Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir." kuralına yer verilmiştir.
6183 sayılı Kanun'un işlem tarihinde yürürlükte bulunan hâliyle 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; 58. maddesinde ise, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açabileceği kurala bağlanmıştır.
Temsilci, başkasının nam ve hesabına hareket ederek, irade beyanı ile, temsil ettiği kişiyi, hak sahibi veya borçlu kılabilen kişidir. Temsilcinin yetkisi, bir kanun hükmüne ve temsil edilenin istek ve iradesine dayanır. Kanuna dayanan temsil yetkisine, kanuni temsil; bu tür yetkiye sahip olan kişiye de, kanuni temsilci denir. Kanuni temsilcilerin yetkilerinin sınırı ve bu yetkilerin gereği gibi kullanılmaması dolayısıla sorumlulukları, kanun tarafından belirlenmiştir.
6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu'nun 317. maddesinde, "Anonim şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur." hükmüne yer verilmek suretiyle kural olarak anonim şirketlerin kanunî temsilinin yönetim kuruluna ait olduğu düzenlenmiş, "Vazifelerin âzalar arasındaki taksimi" başlıklı 319. maddesinde, “Esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilip edilmeyeceği ve taksim edilecekse bunun nasıl yapılacağı tespit olunur. İdare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil salahiyeti verilir.
Esas mukavele ile temsil salahiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya bazılarını idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabilmek için umumi heyete veya idare meclisine salahiyet verilebilir. Bu gibi kayıtlar bulunmadığı takdirde 317. madde hükmü tatbik olunur.” kuralına yer verilmek suretiyle esasen yönetim kuruluna ait olan şirketi temsil ve idare yetkisinin; esas sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına veya esas sözleşmede genel kurula veya yönetim kuruluna verilecek yetki ile yönetim kurulu üyesi olmaları şartıyla murahhas üyelere veya şirkette pay sahibi olmasalar bile müdürlere devredilebileceği kurala bağlanmıştır.
6762 sayılı Kanun'un 321. maddesinde, “Temsile salahiyetli olanlar şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan her nevi işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak ve şirket unvanını kullanmak hakkını haizdirler.
Temsil salahiyetinin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etmez. Ancak temsil salahiyetinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunduğuna veya müştereken kullanılmasına dair tescil ve ilan edilen tahditler muteberdir...” kuralı yer almıştır.
Aktarılan Kanun hükümlerine göre anonim şirketlerde, genel kural, yönetim kurulunun idare ve temsile yetkili olduğudur. Bununla birlikte; yönetim kuruluna ait idare ve temsil yetkisinin,
- ana sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına devredilmesine veya müdüre bırakılmasına yetki verilmemiş olması durumunda, yönetim kurulu üyelerinin her birinin,
- ana sözleşme ile yetki verilmesi şartıyla, kendisine şirketi idare ve temsil yetkisi bırakılan yönetim kurulu üyelerinin (murahhas üyelerin),
- yine ana sözleşmede yetki verilmesi şartıyla kendisine şirketi idare ve temsil yetkisi bırakılan müdürlerin,
- ana sözleşmede idare ve temsil işlerinin murahhas üye veya müdüre bırakılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine karşın bu yetkinin kullanılmaması durumunda da, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin her birinin, 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesi uygulamasında kanuni temsilci sayılacağı anlaşılmaktadır.
6762 sayılı Kanun'un 321. maddesinde "temsi yetkisi"nin kapsamına işaret edilerek, temsil yetkisi olanların şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan tüm işleri ve tüm hukuki işlemleri şirket adına yapmaları gerektiği ve bu yetkinin kapsam olarak sınırlandırılamayacağı anlaşılmaktadır. Bu durumda, 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesinin uygulamasında, 6762 sayılı Kanun'un 319. maddesi hükmüne göre temsil yetkisi verilen kişi ya da kişilerin kanuni temsilci kabul edilebilmesi için, şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan "tüm işlemlerde tam yetkili" olmaları zorunludur.
Aktarılan kanunî düzenlemeler uyarınca, anonim şirketlerde "temsil yetkisi"nin, sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunmasına dair coğrafi yönden yapılan sınırlamalar ile tescil ve ilan edilmiş olmak kaydıyla müştereken kullanımına dair sınırlamalar dışında başkaca bir şekilde sınırlandırılamayacağı, şirketin maksat ve mevzuuna giren sınırlı işlere özgü temsil ve idare yetkisi verilen kişi ya da kişilerin ise şirketi temsile tam yetkili olmadığı açıktır.
Başka bir anlatımla, şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan "tüm işlemlerde tam yetkili" olmayan, sınırlı olarak temsil ve idare yetkisi verilen kişi veya kişilerin kanuni temsilci sayılması mümkün değildir. Bu itibarla, tescil ve ilan edilmiş olsa dahi imza sirküleriyle kendine sınırlı imza yetkisi verilen kişi ya da kişilerin kanuni temsilci sıfatını haiz olduğu kabul edilemez.
Nitekim, 390 Seri No'lu Tahsilat Genel Tebliği'nde 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesinin uygulanmasında 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 319. maddesi hükmüne göre temsil salahiyeti verilen kişi ya da kişilerin kanunî temsilci kabul edilebilmesi için şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan "tüm muamelelerde" tam yetkili olmalarının zorunlu bulunduğu belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının … Tarım-Akaryakıt İşl. San. ve Tic. A.Ş.'de 05/09/2004-30/09/2006 tarihleri arasında yönetim kurulu başkan yardımcılığı yaptığı ve şirketi münferiden temsil ve ilzam yetkisini haiz olduğu, bu hususun 15 Eylül 2004 tarih ve 6136 sayılı, 26/10/2005 tarih ve 6419 sayılı Ticaret Sicili Gazetelerinin incelemesinden anlaşıldığı, idari para cezası verilmesine sebep olan fiilin 16/07/2005 tarihinde işlendiği ve Kurul'un 17/11/2005 tarihinde ceza verdiği göz önüne alındığında, amme alacağının şirketten tahsil edilememesi nedeniyle 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi hükümlerine göre davacıdan tahsil edilmesine ilişkin dava konusu ödeme emrinde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan, dava konusu ödeme emrine dayanak olan idari para cezasına ilişkin, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun ihlâlin tespiti tarihinde yürürlükte olan "İdari para cezaları" başlıklı 19. maddesinde, eylemlere göre idari para cezası miktarları düzenlenmiş, ikinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde, lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin yapılması hâlinde ikiyüzmilyar (ikiyüzbin) Türk Lirası idari para cezası uygulanacağı, dördüncü fıkrasında ise bayiler için bu cezanın beşte birinin uygulanacağı belirtilmiştir. Maddede ayrıca, "... İdari para cezalarının tahakkuk tarihini izleyen otuz gün içerisinde ödenmemesi hâlinde, cezanın ilgili vergi dairesi aracılığı ile tahsili sağlanır. Tahsilatta 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
İdari para cezalarının miktarları her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298. maddesi uyarınca belirlenen yeniden değerlendirme oranında artırılmak suretiyle uygulanır..." kurallarına yer verilmiştir. Maddede yer alan artırım hükmüne dayanılarak, 19. maddenin ikinci fıkrasının (b) bendindeki ceza miktarı 2004 yılında 257.000-TL'ye, 2005 yılında 285.784-TL'ye, 2006 yılında 313.790-TL'ye, 2007 yılında 338.265-TL'ye ve 2008 yılında da 362.620-TL'ye yükseltilmiştir.
Ancak, 08/02/2008 tarih ve 26781 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun'un 522. maddesi ile 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesi yeniden düzenlenmiş ve maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendindeki ceza miktarı ikiyüzellibin Türk Lirası olarak belirlenmiştir.
5728 sayılı Kanun'un gerek genel, gerekse madde gerekçelerinde bu değişikliklerin nedeni "İdari yaptırım kararlarının tebliği, kesinleşmesi, takip ve tahsili ile zamanaşımı konuları Kabahatler Kanunu'nun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, buna ilişkin düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir." şeklinde açıklanmıştır.
Bu itibarla, 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca ilgililere verilen idari para cezalarının takip ve tahsilinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
5326 sayılı Kanun'un 2. maddesinde, "Kabahat" deyiminin, kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; "Genel kanun niteliği" başlıklı 3. maddesinde, bu Kanun'un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı kurala bağlanmıştır. Öte yandan, aynı Kanun'un "Zaman bakımından uygulama" başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı belirtilmiş, maddeyle atıf yapılan 5237 sayılı Kanun'un "Zaman bakımından uygulama" başlıklı 7. maddesinin ikinci fıkrasında, "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." kuralına yer verilmiştir.
Belirtilen kanun hükümleri uyarınca ceza verilmesinin dayanağı kuralın yürürlükten kaldırılması veya lehe düzenleme yapılması yoluyla ortaya çıkan yeni hukuki durumun dikkate alınması gerekmektedir.
5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinde, davacının ihlâlinin tespit edildiği tarihteki ceza miktarı 285.784,00-TL olmasına karşın, 08/02/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun'la yeniden yapılan düzenleme sonucu 250.000,00-TL olarak belirlenmiştir.
İdari para cezasının hukuki anlamda kesinleşmesinden veya tahsil edilmesinden önce ceza miktarına yönelik mevzuatta bir değişiklik olması durumunda, idari para cezasının iptali gerekmemekle birlikte tahsil aşamasının lehe düzenlemeye uygun olarak yapılması gerekmektedir.
Nitekim, ödeme emrine esas Kurul kararının iptali istemiyle açılan davada, Dairemizce verilen davanın reddi yolundaki kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca onanmasına dair kararda da, "idarece verilen para cezasının tahsil edileceği tarihte ceza miktarında lehe bir değişiklik söz konusu ise, bu miktar esas alınarak tahsilat yapılacağı..." belirtilmiştir.
Bu durumda, ihlâlin tespit edildiği tarih itibarıyla 285.784,00-TL'nin 1/5'i oranında 57.156,00-TL idari para cezası verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte, idari para cezasının tahsili aşamasında ceza miktarının 250.000,00-TL olarak belirlendiği ve bu miktarın 1/5'i oranındaki 50.000,00-TL'nin tahsili için ödeme emri düzenlenebileceği anlaşıldığından, bu husus göz önünde bulundurulmaksızın düzenlenen 57.155,89-TL tutarındaki dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 01/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi