11. Hukuk Dairesi 2013/10143 E. , 2013/23201 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Tüketici Mahkemesi’nce verilen 07.02.2013 tarih ve 2009/569-2013/52 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili banka tarafından davalı ..."ya 16/10/1998 tarihli kredi sözleşmesi ile 2.500,00 TL"lik tüketici kredisi açıldığını, davalı ..."nın söz konusu krediyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalayarak borcu teminat altına aldığını, söz konusu kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalı borçlulara Noter kanalı ile ihtarname gönderilerek kredi borcunun faiz ve ferileriyle birlikte ödenmesi talep edildiğini, buna rağmen borcun ödenmediğini iddia ederek, davanın kabulü ile toplam 68.071,92 TL tutarındaki alacaklarının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, asıl borçlu olarak gösterilen davalının hiçbir zaman bankadan kredi kullanmadığını , bu durumun İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi 2006/320 E sayılı dosyası ile de tespit edildiğini, bankaca dosyaya sunulan sözleşme asıllarının ön ve arka yüzlerindeki ve kredinin kullandırıldığını gösterir dekont asıllarındaki imzaların dahi birbirine benzemediğini, alacaklı tarafın kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu kredinin müvekkili tarafından kullanılmadığını, ağır ceza mahkemesi kararı ile davacı bankanın alacaklı olmadığının ispatlandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dosyaya sunulan sözleşme aslı ve kredinin ödenmesine ilişkin banka dekont aslındaki imzaların asıl borçlu gözüken ..."nun eli mahsulü olmadığı hususunun bilirkişi raporuyla belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, kredili mevduat hesap sözleşmesinden kaynaklandığı iddia olunan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
4822 sayılı Kanun"la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun"un 3/e maddesinde tüketicinin, "mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi", 3 (h) bendinde tüketici işleminin "mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi" ifade edeceği, aynı yasanın ikinci maddesinde ise bu kanunun, birinci maddede belirtilen amaçlarla mal veya hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsayacağı belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılardan ..."nun davacı bankadan kullandığı iddia edilen kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, 6762 sayılı TTK"nın 4/6. maddesi uyarınca, bankalar ve ödünç para verme işleri kanunlarında tanzim olunan hususlardan doğan hukuk davaları, ticari dava sayılacağından, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un uygulanmasını gerektirir bir husus yoktur. Ayrıca, görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese de yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.
Bu itibarla, tüketici mahkemesince dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.