19. Hukuk Dairesi 2017/1139 E. , 2018/3651 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalı bankanın müvekkili aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ipoteğin para çevrilmesi ve genel haciz yolu ile iki ayrı takip başlattığını, takiplerin itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, müvekkilinin davalı bankaya olan toplam borcunun 8.055,31 TL olduğunu, buna rağmen davalı yanca icra takiplerinde toplam 67.925,91 TL"nin talep edildiğini ileri sürerek müvekkilinin 8.055,31 TL lık kısım üzerinden talep edilen miktardan dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %40"tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının genel kredi sözleşmesinden kaynaklı borcunu ödememesi üzerine aleyhine icra takiplerine girişildiğini, takiplerin usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddine ve %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı bankanın davacı borçludan toplam 13.058,28 TL alacaklı durumda bulunduğu, davalı banka tarafından iki ayrı icra takip dosyası ile toplam 67.925,91 TL"lik alacak takibinin başlatıldığı, davalı bankanın 54.867,63 TL miktarı fazladan talep ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne davacının hakkında başlatılmış icra takip dosyalarından toplam 54.867,63 TL miktarda davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %40 kötü niyet tazminatı olan 21.947,05 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13/02/2013 tarihli 2012/17976 Es-2013/2700 Kar. Sayılı ilamı ile “Davalı banka ... 11. İcra Müdürlüğünün 2010/6324 sayılı dosyasından 22.11.2010 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine geçmiş, aynı banka aynı kişi aleyhine ... 11. İcra Müdürlüğünün 2010/8325 sayılı dosyasından 24.11.2010 tarihinde ilamsız icra takibi yapmıştır. Takip borçlusu ... alacaklı bankaya toplam 8.055,31 TL haricinde borçlu bulunmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davalı bankanın takip tarihi itibari ile 13.058, 28 TL alacağı bulunduğu gerekçesiyle talep fazlası 54.867,63 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.Davacı kredi borçlusu tarafından davalı banka lehine 70.000 TL bedelli limit ipoteği tesis edilmiştir. Alacaklı banka İİK.nun 45. maddesi uyarınca ipotek limitine kadar oluşan alacağı için kredi borçlusu aleyhine ilamsız icra takibi yapamaz. Ancak davacı borçlu dava dilekçesinde 8.055,31 TL için dava açmadığından ve mahkemece sorumlu tutulduğu 13.058,28 TL yönünden hükmü temyiz etmediğinden kazanılmış haklar da gözetilerek ilamsız takiple ilgili uyuşmazlık karara bağlanmalıdır. Davalı banka tarafından başlatılan ipotekli takiple ilgili kredi borcunun miktarını saptayan bilirkişi raporuna davalı tarafından gerekçeleri de gösterilmek suretiyle itiraz edilmiştir. Mahkemece, itirazlar yönünden ek rapor alınmadan eksik incelemeye dayalı karar tesisi doğru olmadığı gibi 5411 Sayılı Bankacılık Kanunun"un Geçici 13. maddesi atfı uyarınca davalı bankanın tazminatla sorumlu tutulup tutulamayacağının karar yerinde tartışılmaması de isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 15/05/2015 tarihli 2015/4351 Es-2015/6508 Kar. Sayılı ilamı ile “1-Dava menfi tespit davası mahiyetinde olup dava tarihi itibariyle menfi tespite konu olan borç miktarının hükümde açıkça belirtilmesi gerekir. Mahkemece ""...davanın kısmen kabulu ile davacı tarafın 8.055,31 TL asıl alacak üzerindeki borç ve ferileri ile sorumlu olmadığının tespitine"" şeklinde hüküm kurulmuş olması infazda tereddüde yol açacağından isabetsizdir.2-Kabule göre de, 13/02/2013 tarihli bozma kararımızda, 10/02/2012 tarihli mahkeme kararı davacı tarafından temyiz edilmemiş olduğundan kazanılmış haklar gözetilerek sadece dava konusu ipotekli takiple ilgili kredi borcu tespiti için bilirkişi raporu alınması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, mahkemece hem ilamsız hem de ipotekli takip yönünden rapor alınıp ve değerlendirme yapılmadan, dolayısıyla bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmeden karar verilmesi de doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının davasını ispat ettiği, dava konusu takiplerle ilgili olarak davacı tarafın 8.055,31 TL üzerindeki borç ve ferilerden dolayı borçlu olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı davalı bankadan aldığı kredi nedeniyle bankaya kendi taşınmazı üzerinde ipotek tesis ettirdiğini banka tarafından kredi hesabı kat edilerek gerçek borcunun 8.055,31 TL olmasına rağmen hem ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla hem de tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ilamsız takip başlatıldığını belirterek 8.055,31 TL üzerindeki takiplerden dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir. İİK’nun 45. maddesinin 1. fıkrası “Rehinle temin edilmiş alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilir." hükmü uyarınca davacı borcu rehinle temin etmiş olduğundan ilamsız icra yoluyla takip yapılamaz. Öncelikle rehine müracaat zorunluluğu vardır. Öte yandan davacının 8.055,31 TL olan borcu mahkemenin 10/02/2012 tarihli 2011/91 E. - 2012/98 K. sayılı ilamı ile 13.058,28 TL olarak saptanmış ve bu karar davacı tarafından temyiz edilmediği için davalı lehine usuli kazanılmış hak doğmuştur. Yerel mahkemece kazanılmış haklara riayet edilmeyerek ve davacının borçlu olmadığı miktarın belirtilmesi gerekirken menfi tespit hükmü yerine müspet tespit hükmü kurulduğu için bozulduğu halde yeniden müspet tespit hükmü kurularak bozmanın gereğinin yapılmaması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.