Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/115
Karar No: 2009/1683

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/115 Esas 2009/1683 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2009/115 E.  ,  2009/1683 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ILGIN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 22/07/2008
    NUMARASI : 2005/482-2008/533

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, mirasbırakanı babası H. K."ın 1034 ve 4221 parsel sayılı taşınmazlarını mirasçıdan mal  kaçırmak amacıyla  ve muvazaalı olarak davalı kızına  temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne  karar verilmiştir.
    Karar, davalı A.vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
               -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; tarafların ortak miras bırakanı  tarafından 28.5.1995 tarihli  akitle maliki olduğu çekişme konusu 1034 parsel  sayılı taşınmazını davalı kızına 4221 parsel  sayılı taşınmazını ise  oğlu R."e temlik ettiği sonradan R.in 4221 sayılı parseli kayden davalıya devrettiği anlaşılmaktadır.
    Davacı, yapılan  bu işlemlerin  mirasçıdan kal kaçırma  amaçlı ve muvazaalı  olduğunu ileri sürerek eldeki davayı  açmıştır.
    Davalı, cevap dilekçesinde  ve sonraki  müteaddit  dilekçelerinde; işlemlerin gerçek  satış   olduğunu, miras bırakanına  bedel  ödendiğini, ayrıca miras  bırakanın  paylaştırma  kastı ile  hareket  ettiğini, davacıya da  taşınmazlar  verdiğini, denkleştirme yapıldığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
    Ne var ki,  mahkemece denkleştirme  savunması yönünden yapılan  soruşturmanın hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez.. 
    Bilindiği üzere;uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda  yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul  edilebilir ölçüde ve tüm  mirasçıları kapsar biçimde  bir paylaştırma  yapmışsa  mal kaçırmak kastından söz  edilemeyiceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2  sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının  uygulanamayacağı da  kuşkusuzdur.
    Öyle ise, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal  eden  taşınır  taşınmaz  mallar ve haklar  araştırılmalı, tapu kayıtları  ve varsa  öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli  her bir  mirasçıya nakledilen  malların  ve hakların  nitelikleri  ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden  rapor alınmalı, böylece yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup  bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Somut olaya gelince; miras bırakan Hasan Kan"ın 01.11.2004 tarihinde eşinin ise 8.5.1995 tarihinde vefat ettiği, mirasçıları olarak, davacı oğlu ve  davalı kızı ile  davaya dahil edilen oğlu Rahim"in kaldığı, çekişmeli  1034, 4221 sayılı taşınmazlar miras bırakana aitken 18.5.1995 tarihinde  satış suretiyle  davalı kızı ile dahili davalı oğlu  Rahim"e  temlik ettiği; davacı oğluna ise kadastrodan  önce  tapusuz  iki parca taşınmazdaki haklarını hibe etmesi nedeniyle 5286 ve 5660 sayılı parsellerin  davacı adına  yapılan tespitin  itirazsız  9.9.1993 tarihinde  kesinleştiği kayden sabittir.                                              
    Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca inceleme yapılması, miras bırakanın tüm mal varlığının  ve taraflara temlik ettiği taşınmazların  tamamının kayden  saptanması, temlike  konu taşınmazların  tüm malvarlığına göre oranının belirlenmesi, miras bırakanın tüm  mirasçıları kapsar  biçimde  denkleştirme  yapıp  yapmadığının duraksamaya  yer  vermeyecek  biçimde  açıklığa kavuşturulması,denkleştirme iradesi ve  olgusunun varlığının  saptanamaması  halinde davacının  miras payı oranında  davanın kabulüne  karar verilmesi gerekirken noksan  soruşturma  ile yetinilerek  yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazı  yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,11.2.2009 tarihinde  oybirliğiyle karar verildi.

     


     
     

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi