Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 8 parsel sayılı taşınmazda bulunan zemin kattaki dairenin davalı tarafından 2001 yılından itibaren haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazın kapıcı dairesi olduğunu, apartman yönetimi ile yapılan sözleşme uyarınca hizmet karşılığı kullandığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine, Dairece “…sıfat yokluğundan (aktif dava ehliyeti) davanın reddine karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mevcut bilirkişi raporunda, 5047 ada, 8 parsel, C Blok, 1 no.lu bağımsız bölümün dava dışı A.E.isimli kişi adına tapuda kayıtlı olup, mesken olarak kullanılan bu yerin apartman ortak kullanım alanı olduğunun belirtildiği, temyiz aşamasında sunulması sebebiyle keşif esnasında ve raporda değerlendirilemeyen proje ve yönetim planına ve iddiaya göre, zemin katta mesken olarak kullanılan bir meskenin yanı sıra bir adet de kapıcı dairesinin yer aldığı, oysa bunlardan hangisinin dava konusunu teşkil ettiğinin tartışmalı hale geldiği görülmektedir. Esas olan proje ve yönetim planı olduğuna göre çekişmeli yerin duraksamaya yer bırakmamak üzere belirlenmesi zorunludur.
Hal böyle olunca, davacının aktif dava ehliyeti yokluğuna işaret eden bozma kararının maddi hataya dayalı olup, usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilerek; davacıdan hangi taşınmazı dava ettiğinin sorulması, o taşınmaz üzerinden keşif ve inceleme yapılarak davacı tarafça ibraz edilen proje ve yönetim planının mahalline uygulanması, çekişme konusu yerin kesin olarak saptanarak,belirlenecek duruma göre hüküm kurulması gerekirken, davacı kooperatifin aktif husumet ehliyeti yeterince araştırılmadan yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.02.2009 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Davacı kooperatif, zemin kattaki daire niteliğindeki bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteminde bulunmuştur.
15.12.2006 tarihinde mahallinde yapılan keşifte yanların, çekişmeli yeri göstermeleri istenilmiş, hakimin gözlemine göre gösterilen yerin zemin kat 1 nolu bağımsız bölüm olduğunu; tanık beyanlarına göre de bazı hizmetler karşılığı bu yerin davalıya yönetimce işgal ettirildiği; inşaat bilirkişisi raporundan ise dava konusu yerin 8 parseldeki C Blok zemin kat 1 nolu bağımsız bölüm olup kayden dava dışı A E adlı kişi adına kayıtlı olduğu sabittir.
Nitekim, mahkemenin önceki kabul kararı, dairece isabetle bu hususlar vurgulanarak " davacının davada sıfatının bulunmadığı gerekçe gösterilerek bozulmuş, mahkemece bu bozma kararına uyulmak suretiyle yanlar yararına usulü kazanılmış haklar doğmuştur.Esasen, somut olayın içeriği de davanın sıfat yokluğundan reddini gerektirmektedir. Bu nedenle yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının doğru olduğu düşencesini taşıdığından sayın çoğunluğun bozma yönündeki kararına katılamıyorum.