Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/701
Karar No: 2020/3424
Karar Tarihi: 15.10.2020

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/701 Esas 2020/3424 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2020/701 E.  ,  2020/3424 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 01/04/2014 gününde verilen dilekçe ile temlikname nedeniyle alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/04/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, temlikname nedeniyle alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili; davalının 24/10/2011 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucunda sakat kalması nedeniyle ... Sigorta AŞ’ den kendisi için tahakkuk edecek tazminat miktarının 60.000 TL"sini müvekkiline temlik ettiğini, temlik tarihinden önce davalının kendisi ile ilgili sigorta şirketine müracatta bulunarak hasar dosyası açtırdığını, müvekkilinin temliknameye dayanarak sigorta şirketine ödeme için başvurduğunda davalının sakatlık tazminatı için ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 2013/146 esas sayılı dosya ile tazminat davası açtığını öğrendiğini, davalının kötüniyetli olarak müvekkiline temlik ettiği alacak için de davayı takip ettiğini, halbuki alacağın 60.000 TL"lik kısmının talep ve dava hakkının temlikle birlikte müvekkiline geçtiğini, adı geçen davaya müvekkilinin asli müdahale talebinde bulunduğunu, anılan mahkemece bu talebin kabul edildiğini, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/146 esas sayılı dosyasında görevsizlik kararı verilerek dosyanın ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/45 esasına gönderildiğini, bu mahkemece yapılan yargılamada temliknamede belirtilen işlemlerin gerçekleştirilmediği, bu nedenle bir alacağın doğmadığı gerekçesiyle taleplerinin reddine karar verildiğini, davacının ise davasının kabulüne ve ... Sigorta A.Ş’nin davalıya dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 200.000 TL maddi tazminat ödemesine hükmedildiğini belirtmiş, temlikname gereğince 60.000 TL’nin temlik tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, aynı davanın daha önceden ... 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/45 esas sayılı dosyasında görüldüğünü, davacının asli müdahil olarak davaya katıldığını ve davasının reddedildiğini, eldeki davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, temliknamedeki şartların gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/45 esas (bozmadan sonra 2016/588 esas sayılı) dosyası incelendiğinde; davacı ... vekili tarafından davalı ... Sigorta AŞ
    aleyhine açılan tazminat davasında asli müdahil ..."ın da yer aldığı, mahkemenin ilk kararında davanın kabulüne, asli müdahale davasının ise reddine karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından bozulduğu, bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın kısmen kabulüne 140.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Sigorta AŞ’den tahsili ile davacı ...’a verilmesine, asli müdahil ...’ın davasının ise kabulüne 60.000,00 TL maddi tazminatın asli müdahale tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Sigorta AŞ’den tahsili ile Asli müdahil ...’a verilmesine karar verildiği, dosyanın temyiz edildiği ve henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlığın aydınlatılması için ilk olarak “dava şartı” ve “derdestlikten” bahsedilmesinde yarar vardır.
    Bilindiği gibi, derdestlik (Mülga) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMUK)’nda ilk itiraz olarak düzenlendiği hâlde, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-(ı) maddesi ile dava şartı olarak kabul edilmiştir.
    Dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan koşullardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumunda olup; bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir.
    Dava şartları dava açılmasından hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda, mahkemenin davayı mesmu (dinlenebilir) olmadığından reddetmesi gerekir.
    Dava şartlarından bazıları olumlu (davanın açılması sırasında var olması gerekli); bazıları ise olumsuz (davanın açılması sırasında bulunmaması gereken) şartlardır.
    Açılmış ve görülmekte olan bir davanın davacısı, hukukî korunma sürecini başlatmış olduğundan artık onun aynı davayı yeniden bir başka mahkeme önüne getirmesinde hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle daha önce açılmış ve hâlen görülmekte olan bir davanın, ikinci kez açılması hâlinde, davacının bu ikinci davayı açmasının hukukî olmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı HMK’nın 114’üncü maddesi ile derdestlik dava şartı kabul edilerek maddenin (ı) bendinde “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenleme ile derdestlik iddiası bir olumsuz dava şartı hâline getirilerek ilk itiraz olmaktan çıkarılmıştır.
    Derdestliğin ilk koşulu, tarafları, konusu ve dava sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış olmasıdır. İkinci koşulu ise, daha önce açılmış bulunan davanın hâlen görülmekte olması, kesin hükümle sonuçlanmamış olmasıdır. Bu iki koşulun birlikte bulunması hâlinde derdest bir davanın varlığı kabul edilmelidir. Bir davanın açılması ile şekli anlamda kesin hükme bağlanması arasında geçen sürede davanın derdest olduğu kabul edilir (Tanrıver, S.: Medeni Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı, 2.b., Ankara 2007, s.8 vd.). Davanın derdest olması, taraflar arasında o konuda ortaya çıkan uyuşmazlığın henüz tam olarak çözümlenemediği anlamına gelir.
    Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.10.2015 tarihli, 2013/22-2090 E., 2015/2329 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
    Uyuşmazlığın aydınlatılması için asli müdahale kurumunun da açıklanması gerekmektedir. Bilindiği üzere, hukukumuzda davaya müdahale (katılma) iki türlü olup; bunlar asli müdahale ve fer’i müdahale olarak adlandırılmaktadır.
    6100 sayılı HMK’nın 65. maddesinde “Asli Müdahale” başlığı altında; “Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir.
    Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.” hükmü yer almaktadır.
    Aynı Kanunun “Fer’i Müdahale” başlıklı 66. maddesinde ise; “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer"î müdahil olarak davada yer alabilir.”şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
    Belirtilen müdahale şekillerinin davadaki konumu ve sonuçları farklıdır.
    Asli müdahale, dava açmak suretiyle gerçekleşmekte olup asli müdahil taraftır ve hakkında hüküm kurulur, asli müdahil hükmü tek başına kanun yoluna götürebilir. Asli müdahale davasının davalısı, görülmekte olan davanın davacısı ve davalısı olup bunlar arasında şekli anlamda mecburi dava arkadaşlığı vardır.
    Fer’i müdahalede ise üçüncü kişi, hukuki yararı olduğu gerekçesiyle görülmekte olan davaya ancak taraflardan birinin yanında ve onun yardımcısı olarak katılır. Bu nedenle fer’i müdahale, bir davanın davalılar aleyhine sonuçlanması halinde, kendi hukuksal durumu dolaylı şekilde etkilenecek olan üçüncü kişinin başvuracağı bir yoldur ve genellikle amaç, açılmış davanın davalı yararına sonuçlanmasını (reddedilmesini) sağlamaktır. Feri müdahale dilekçeyle gerçekleştirir, müdahil hakkında karar verilemez. Müdahil hükmü ancak, lehine katıldığı tarafla birlikte kanun yoluna götürebilir.
    Somut olaya gelince; davacı, davalı ile dava dışı ... sigorta şirketi arasında görülmekte olan davaya 23/09/2013 tarihli asli müdahale dilekçesiyle dava açmak suretiyle müdahale isteminde bulunmuştur. Asli müdahil olarak açtığı davada eldeki davaya konu ettiği temliknamede belirtilen 60.000 TL’lik alacak için talepte bulunmuş, işbu davayı ise 01/04/2014 tarihinde açmıştır. Yukarıda belirtildiği üzere asli müdahale bir dava olduğuna göre davacı asli müdahil, davalı ise eldeki davanın davalısı ile dava dışı ... Sigorta AŞ’dir.
    Bu haliyle, asli müdahale davası ile eldeki davanın konusu, sebebi ve taraflarının aynı olduğu, işbu davanın açıldığı tarihte asli müdahale davasının derdest olduğu ve henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Derdestlik dava şartı olup yargılamanın her aşamasında resen göz önünde tutulmalıdır.
    Mahkemece, açıklanan olgular gözetilerek eldeki davanın 6100 sayılı HMK"nin 114/ı ve 115. maddeleri uyarınca derdestlik nedeniyle usulden reddi gerekirken işin esasının incelenmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.





















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi