Esas No: 2017/1124
Karar No: 2020/90
Karar Tarihi: 06.02.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1124 Esas 2020/90 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil, el atmanın önlenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Amasya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacı ... İdaresi vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı ... İdaresi vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı ... İdaresi vekili 04.07.2013 tarihli dava dilekçesinde; çekişme konusu Amasya ili Merkez ilçesi Bulduklu köyü Çağbağları mevkiinde kain 107 ada 18 parsel ( eski 596), 107 ada 19 parsel (eski 595), 105 ada 108 parsel (eski 574), 105 ada 114 parsel (eski 591), 105 ada 122 parsel (eski 588), 105 ada 124 parsel (eski 590) ve 105 ada 160 parsel (eski 592) sayılı taşınmazların 64 nolu orman komisyonu tarafından yapılan çalışmalar neticesinde orman tahdit sınırları içerisinde kaldığını, komisyon kararı itirazsız olarak kesinleştiğinden çekişmeli yerlerin orman vasfında olduklarını ileri sürerek taşınmazların orman tahdit sınırları içerisinde kalan kısımlarının tespit edilerek tapu kayıtlarının iptali ile bu kısımlara müdahalenin önlenmesine, orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Dava Hazine, ... ve Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığı’na husumet yöneltilerek açılmıştır.
5.1. Davalı Hazine vekili 29.07.2013 tarihli cevap dilekçesinde, davalı ... adına da cevap verdiğini belirterek; çekişme konusu taşınmazların Milli Savunma Bakanlığına tahsisli olduğunu, davaya konu bölgede orman bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
5.2. Davalı Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığı savunmada bulunmamıştır.
Mahkeme Kararı:
6. Amasya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.11.2013 tarihli ve 2013/246 E., 2013/609 K. sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazların orman sınırları içerisinde kalması nedeniyle taşınmazlara ait tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği belirtilerek, tapu iptali ve tescil davalarının kayıt malikine karşı açılması gerektiğinden davacının tapu iptali ve tescil isteminin davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığının tüzel kişiliği ve dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmadığından bu davalı aleyhine açılan tapu iptali ve tescil ile el atmanın önlenmesi istemlerine yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalılar Hazine ve Milli Savunma Bakanlığının dava konusu taşınmazlara kadastro sonucu oluşan tapu kaydına dayanarak dava tarihine kadar tasarruf ettikleri anlaşıldığından davacının el atmanın önlenmesi isteminin reddine, davalı Hazine aleyhine açılan tapu iptali ve tescil istemine yönelik davanın kabulü ile çekişme konusu 105 ada 114 parsel, 105 ada 122 parsel, 105 ada 124 parsel, 105 ada 160 parsel, 107 ada 18 parsel ve 107 ada 19 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Amasya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... İdaresi vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 20. Hukuk Dairesince 22.09.2014 tarihli ve 2014/4718 E., 2014/7876 K. sayılı kararı ile; tapusunun iptali istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde “askeri güvenlik bölgesi içerisinde kalmaktadır” ve “..."na tahsislidir” beyanları ile 2942 sayılı Kanun’un 31/B maddesi gereğince Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığı lehine şerh bulunduğu ve davanın tapu kaydının iptali, tescili ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olduğuna göre, davada verilecek kararın beyan sahibi ... ile şerh maliki Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığını etkileyeceği, bu nedenle adı geçenlerin davada taraf olması gerekmekte olup ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle ret karar verilmesinin yerinde olmadığı, ayrıca şerh maliki Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığının tüzel kişiliği bulunmadığı tespit edildiğine göre bağlı bulunduğu tüzel kişiliğin davaya dahil edilmesi ve husumetin yaygınlaştırılarak davada yer almasının sağlanması, delillerinin toplanarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan, şerh ve beyan sahiplerinin tapu iptal ve tescil davasının sonucundan etkilenecekleri değerlendirilmeden davanın onlar hakkında husumet yokluğu nedeniyle reddine dair hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçeleriyle hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. Amasya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.01.2015 tarihli ve 2014/1166 E., 2015/153 K. sayılı kararı ile; Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nun 119/1-ğ maddesi uyarınca dava dilekçesinde açık bir şekilde talep sonucunun gösterilmesi zorunlu olduğu, davanın tapu iptali ve tescil davası ile el atmanın önlenmesi davası niteliğinde bulunduğu, tapu iptali ve tescil davaları, mülkiyet aktarımını sağlamaya yönelik davalar olup, dava sonunda davalı aleyhine hüküm verildiğinde kaybedilecek olan hakkın mülkiyet hakkı olduğu, taşınmazın tapu kaydında beyan ya da şerh bulunması durumunda, tapu kaydındaki belirtmeler veya şerhler nedeniyle şahsi hak sahibi olanlara husumet yöneltilerek, bu belirtme veya şerhlerin silinmesi istenilmediği sürece, salt iptal ve tescil hükmü nedeniyle bu hakların ortadan kaldırılması mümkün olmadığından iptal ve tescil istemi yönünden kendilerine husumet yöneltilmesine gerek bulunmadığı, kaldı ki, bir kimsenin, sahibi olmadığı bir hakka ilişkin olarak savunma yapması ve delil göstermesinin mümkün olmadığı gibi davanın aleyhine sonuçlanması durumunda, sahip olmadığı bir hak nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının da düşünülemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı ... İdaresi vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tapu iptali ve tescil ile el atmanın önlenmesi isteklerine ilişkin eldeki davada, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarında beyan sahibi olan ... ile şerh sahibi olan Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığının bağlı bulunduğu tüzel kişi aleyhine husumet yöneltilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (Anayasa)’nın 169. maddesinde "Ormanların korunması ve geliştirilmesi " başlığı altında;
" Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz…" düzenlemesine yer verilmiştir.
13. 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17/1 . maddesinde;
"Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; otlatma planı yapılan alanlarda yıllık otlatma süresi dâhilinde hayvanların planlı otlatılmasını sağlayan, gecelemesini emniyet altına alan ve dağılmalarını engelleyen geçici çevirmeler şeklinde düzenlemeler dışında, her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır. Ancak, Devlet ormanlarında 31/12/2011 tarihinden önce toplu yerleşimin bulunduğu; yaylak ve otlak olarak kullanılan alanlar içindeki yerler ile yılın belirli dönemlerinde geleneksel yaylacılık maksadıyla yerleşim yeri olarak kullanılan alanlar kullanım bütünlüğü de dikkate alınarak Orman Genel Müdürlüğünce tespit edilir. Tespit edilen bu alanlardan uygun görülenler Cumhurbaşkanı kararı ile yayla alanı olarak ilan edilir. İlan edilen yayla alanlarında 31/12/2011 tarihinden evvel yapılmış, hakkında müsadere kararı bulunanlar da dâhil her türlü bina ve tesisler mevcut haliyle vaziyet planında gösterilerek ... sabit kıymetlerine alınır. Yayla alanlarında bulunan bina ve tesisler orman idaresi tarafından işletilir, işlettirilebilir veya kiraya verilebilir…"
Aynı Kanun’un 93. maddesinde;
"Bu Kanunun 17 nci maddesinde yasak edilen fiilleri işleyenler veya izne bağlı işleri izinsiz yapanlar, 91 inci madde hükümleri saklı kalmak üzere altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar…" ,
115. maddesinde de;
"Devlet ormanları üzerinde kamu yararına yapılacak her türlü yapı ve tesisler için herhangi bir şekilde irtifak hakkı tesisi Maliye ve Tarım ve Orman Bakanlıklarının iznine bağlıdır" düzenlemelerine yer verildiği görülmektedir.
14. Açıklanan Anayasa ve kanun hükümlerine göre, Anayasa’nın 169. maddesinin koruyucu hükmü karşısında ormanlar üzerinde üçüncü kişi ve kurumlar lehine, izin, irtifak ve herhangi bir kısıtlayıcı şerh konulamayacağı, 6831 sayılı Kanun"un 17 ve 115. maddeleri uyarınca, ancak kamu yararının söz konusu olduğu durumlarda kurumlar arasında irtifak hakkı tesis edilebileceği, yine aynı Kanun"un 93. maddesinde de bu gibi eylemlerin cezaî yaptırıma bağlandığı anlaşılmaktadır.
15. Somut olaya gelince, davacı ... İdaresi vekili tarafından Hazine, ... ve Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığı aleyhine husumet yöneltilmek suretiyle uyuşmazlık konusu 107 ada 18 parsel ( eski 596), 107 ada 19 parsel (eski 595), 105 ada 108 parsel (eski 574), 105 ada 114 parsel (eski 591), 105 ada 122 parsel (eski 588), 105 ada 124 parsel (eski 590) ve 105 ada 160 parsel (eski 592) sayılı taşınmazların 64 nolu orman komisyonu tarafından yapılan çalışmalar neticesinde orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı ileri sürülerek tapu iptali ve tescil ile el atmanın önlenmesi isteklerinde bulunulduğu, dosya arasında mevcut dava konusu taşınmazlara ait tapu kayıtlarının incelenmesinde; kadastro çalışmaları sırasında bağ yeri olarak davalı Hazine adına tescil edildikleri, tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde “askeri güvenlik bölgesi içerisinde kalmaktadır” ve “..."na tahsislidir” beyanları ile "2942 sayılı Kanun’un 31/B maddesi gereğince Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığı" lehine şerh bulunduğu, Mahkemece dava konusu taşınmazların orman sınırları içerisinde kalması nedeniyle taşınmazlara ait tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği belirtilerek davalı Hazine aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
16. Yukarıda da ifade edildiği üzere, Anayasa"nın 169. maddesinin koruyucu hükmü karşısında ormanlar üzerinde hiçbir kısıtlayıcı şerh konulamayacağı, yasada yasak ve suç sayılan bir eylemin kişiler lehine şerh olarak tapunun beyanlar hanesinde yer almasının Anayasa ve yasaya aykırı olduğu gözetildiğinde orman olduğu belirlenecek bölümler üzerindeki şerhlerin de terkinine karar verilmesi gereklidir. Bu hâlde, karardan etkilenecek olanların davada taraf olarak yer alması sağlanmalıdır. Mahkemece tapu kayıtlarında beyan sahibi ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde değildir.
17. Öte yandan, Mahkemece şerh sahibi Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığının tüzel kişiliği bulunmadığı dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmadığından bu davalı aleyhine açılan tapu iptali ve tescil ile el atmanın önlenmesi istemlerine yönelik davanın husumetten reddine karar verilmiştir. Bu aşama dava ehliyeti, davada sıfat ile tarafta (iradî-iradî olmayan) değişiklik kavramları üzerinde durulması yararlı olacaktır.
18. Dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Davayı takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir (HMK m. 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı halde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukuki konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin davayı takip yetkisi vardır. Ancak bazı istisnai durumlarda davada taraf olarak gösterilen kişinin taraf ve dava ehliyeti olmasına rağmen davayı takip yetkisi olmayabilir.
19. Taraf sıfatı (husumet) ise maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Uygulamada, "sıfat" yerine "husumet" terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır.
20. Bilindiği üzere, davacı dava dilekçesinde tarafların kimler olduğunu belirtir ve dava, dava dilekçesinde gösterilen taraflar arasında devam eder. Ancak davanın açılmasından sonra dava dilekçesinde gösterilen taraflarda değişiklik yapılması ihtiyacı ortaya çıkabilir. Bu değişiklik örneğin, taraflardan birinin dava sırasında ölmesinde veya dava yürürken dava konusunun devrinde olduğu gibi zorunlu (yasal) nedenlerle olabileceği gibi, davacının iradesine bağlı (iradî) değişiklik şeklinde de olabilir ( Yılmaz, E.:Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012, s. 812).
21. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) iradî taraf değişikliği hakkında açık bir hüküm içermemekle birlikte, yerleşik Yargıtay uygulaması ile genel olarak, davada iradî taraf değişikliğine izin verilmemiştir. Bu durumun özellikle usul ekonomisi açısından eleştirilere tabi tutulmasını dikkate alan yasa koyucu da, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesi ile belirli hâllerde iradî taraf değişikliğine olanak veren bir düzenleme getirmiştir. Anılan Kanun’a göre bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür (HMK m. 124/1). Ancak yasa koyucu bu konuda yasalarda yer alan özel hükümleri saklı tutarak (HMK m. 124/2) hakimin izni ile taraf değişikliği yapılabilecek hâllere de yer vermiştir. Maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği gibi, tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması durumunda da hakimin izniyle taraf değişikliği yapılabilecektir (HMK m. 124/3,4). İradî taraf değişikliğine ilişkin hükme istinaden gerek davacı gerekse davalı tarafta, iradî taraf değişikliği yapılması mümkündür (Taş Korkmaz, H.: Medenî Usul Hukukunda İradi Taraf Değişikliği, Ankara 2014, s. 169).
22. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2018 tarihli, 2017/11-122 E., 2018/1934 K. sayılı kararında da aynı tespitlere yer verilmiştir.
23. Somut uyuşmazlıkta, davacı ... İdaresi vekilince şerh sahibi Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığına husumetin yöneltildiği, karardan etkilenecek olan şerh sahibine husumetin yöneltilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ne var ki adı geçen davalının tüzel kişiliğinin bulunmadığının anlaşılması karşısında, bu durumun kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı kuşkusuz olduğundan anılan davalının bağlı bulunduğu tüzel kişiliğin davaya dâhil edilmesi suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerekirken Mahkemece aksi düşünceyle taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle davayı reddetmiş olması doğru görülmemiştir.
24. O hâlde, Mahkemece, şerh maliki Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığının bağlı bulunduğu tüzel kişiliğin davaya katılımı sağlanarak husumetin yaygınlaştırılması, delillerinin toplanarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
25. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davacının dava dilekçesindeki talebi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1009, 1010, 1011. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 6100 sayılı HMK"nın 119/1-ğ ve 26. maddeleri göz önünde bulundurulduğunda, tapu iptali ve tescil istekli davada, mülkiyet hakkı sahibi olmayan beyan ve şerh sahiplerinin verilecek hükümle sahip oldukları hakları doğrudan kaybetmeleri söz konusu olmadığından davada taraf olarak bulunmalarına gerek olmadığı, şerh ve beyanların silinmesi talebi olmayan davada beyan sahibi ... ve şerh sahibi Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığı hakkında ilk derece mahkemesinin kararında belirtilen gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
26. Hâl böyle olunca direnme kararının, Özel Daire bozma kararında ve yukarıdaki belirtilen ilave gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı ... idaresi vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave gerekçe ve nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Davalı Hazine vekilinin bu bozma nedeni dışında kalan temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.02.2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
1- Uyuşmazlık, kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı iddiasına dayalı olarak açılan çekişmeli taşınmazların tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescili ve el atmanın önlenmesi istekli davada, tapu kayıtlarında beyan sahibi ... ile şerh sahibi Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığının bağlı bulunduğu tüzel kişilik aleyhine davanın yöneltilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2- İlk derece mahkemesince, çekişme konusu taşınmazların kesinleşen orman kadastrosuna göre orman tahdit sınırları içerisinde kaldıkları, orman niteliğinde oldukları bu nedenle de taşınmazlara ait tapu kayıtlarının hukuki kıymetini yitirdiği, tapu iptal ve tescil davalarının kayıt malikine karşı açılması gerektiğinden, davalı ... dava konusu taşınmazların tapuda kayıt maliki olmadığından, davacının tapu iptal ve tescil davasının ... yönünden husumetten reddine, diğer davalı Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığının tüzel kişiliği ve davada taraf ehliyeti bulunmadığından aleyhine açılan tapu iptal ve tescil ile el atmanın önlenmesi davalarının husumetten reddine, dava konusu taşınmazları, Hazine’nin kesinleşen tapu kaydı ve mülkiyet durumuna, davalı ... Bakanlığının da Hazinenin tahsisi nedeniyle kullandığından el atmanın önlenmesi davasının reddine, davalı tapu kayıt maliki Hazine aleyhine açılan tapu iptal davasının kabulüyle taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
3- Verilen kararın davacı ... İdaresi ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyizi üzerine, Özel Dairece; “dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde “ askeri güvenlik bölgesi içerisinde kalmaktadır” ve “Milli Savunma Bakanlığına tahsislidir” beyanları ile şerh sütununda “ 2942 sayılı Kanun’un 31/B maddesi gereğince Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığı” lehine şerh bulunduğu, davada verilecek kararın beyan sahibi ve şerh sahibini etkileyeceği bu nedenle adı geçenlerin davada taraf olması gerektiği, ... yönünden husumetten red kararı verilmesinin yerinde olmadığı, ayrıca şerh sahibi Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığının tüzel kişiliği bulunmadığı tespit edildiğinden bağlı bulunduğu tüzel kişiliğin davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılarak davada yer almalarının sağlanması delillerin toplanarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan, tapu iptal ve tescil davasının sonucundan etkilenecekleri değerlendirilmeden davanın onlar hakkında husumetten reddine dair hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
4- Yerel mahkemece; HMK"nin119/1-ğ maddesi uyarınca dava dilekçesinde açık bir şekilde talep sonucunun gösterilmesinin zorunlu olduğu, davanın tapu iptali ve tescil davası ile el atmanın önlenmesi davası niteliğinde bulunduğu, tapu iptali ve tescil davaları, mülkiyet aktarımını sağlamaya yönelik davalar olup, dava sonunda davalı aleyhine hüküm verildiğinde kaybedilecek olan hakkın mülkiyet hakkı olduğu, taşınmazın tapu kaydında beyan ya da şerh bulunması durumunda, tapu kaydındaki belirtmeler veya şerhler nedeniyle şahsi hak sahibi olanlara husumet yöneltilerek, bu belirtme veya şerhlerin silinmesi istenilmediği sürece, salt iptal ve tescil hükmü nedeniyle, bu hakların ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı, tapu iptali ve tescil davasının konusu mülkiyet hakkı olduğundan, bu hakka sahip olmayan şerh sahiplerinin, dava sonunda verilecek hükümle sahip oldukları hakları kaybetmelerinin söz konusu olmadığından davada taraf olarak yer almalarına gerek bulunmadığı, somut olayda, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tescillerine karar verildiğinde, ileride şerh ve beyan sahipleri aleyhine açılacak davalarda, bu taşınmazların orman niteliğinde olmaları nedeniyle, başka hiç bir araştırma yapılmaksızın şerh ve beyanların silinmesine karar verileceği, bu nedenle eldeki davada şerh ve beyan sahiplerinin de yer alarak savunma yapmaları gerektiği ileri sürülebilirse de; verilecek bir iptal ve tescil hükmüyle, şerh ve beyan sahiplerinin sahip oldukları hakları doğrudan kaybetmeleri söz konusu olmadığından, yani mahkemece verilecek hüküm, şerh ve beyan sahipleri üzerinde etki göstermeyeceğinden, iptal ve tescil istemi yönünden kendilerine husumet yöneltilmesine gerek bulunmadığı, kaldı ki, bir kimsenin, sahibi olmadığı bir hakka ilişkin olarak savunma yapması ve delil göstermesi mümkün olmadığı gibi, davanın aleyhine sonuçlanması durumunda, sahip olmadığı bir hak nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının da düşünülemeyeceği” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
5- Direnme kararı, davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine; Genel Kurul çoğunluğu tarafından, Özel Daire gerekçesi benimsenerek oy çokluğuyla bozulmuştur.
6- Çoğunluk görüşüne, davacının dava dilekçesindeki talebi, yasal düzenlemeler ve emsal içtihatlar yönünden iştirak edilmemiştir.
7- 6100 sayılı HMK’nun 119/1-ğ maddesi uyarınca, dava dilekçesinde “Açık bir şekilde talep sonucu” belirtmelidir. Davacı nelerin hüküm altına alınması gerektiğini, açık ve noksansız bir şekilde dava dilekçesin sonuç bölümünde bildirmelidir.
8- Buna bağlı olarak, yargılamaya hâkim ilkeler üzerinde de durulmalıdır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunun 26. maddesi uyarınca; hâkim, tarafların talep sonuçları ile bağlı olduğu gibi yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla da yükümlüdür (HMK 30. md.).
9- Davacı, dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında, çekişme konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tescili ile el atmanın önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
10- Davaya konu edilen taşınmazların tapu kayıt maliki Hazine olup, tapu kütüğünün beyanlar hanesinde, “Askeri güvenlik bölgesi içerisinde kalmaktadır” ve “Milli Savunma Bakanlığına tahsislidir” beyanları ile şerh sütununda “ 2942 sayılı Kanun’un 31/B maddesi gereğince Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığı” lehine şerh bulunmaktadır. Tapu kayıt maliki Hazine, 1957 yılından itibaren taşınmazların Milli Savunma Bakanlığına tahsis edildiğini, tahsis nedeniyle Milli Savunma Bakanlığınca bu taşınmazların ağaçlandırıldığı ve kullanıldığı savunmuştur.
Beyan sahibi Milli Savunma Bakanlığına ve şerh sahibi Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığına davalı olarak, dava yöneltilmiştir.
11- Bu aşamada, tapu sicili ve tapu sicilinde yer alan “beyanlar” ve “şerhler” kavramlarına da bakmak gerekir.
A- Şerhe ilişkin hükümler, 4721 sayılı TMK’nun 1009, 1010, 1011. maddelerinde ve Tapu Sicili Tüzüğünde düzenlenmiştir.
Şerh, kanunda sınırlı olarak sayılan bazı şahsi hakların tapu kütüğüne yazılması işlemidir. Şerhin amacı, sınırlı sayıdaki şahsi hakları kuvvetlendirmektir. Bu şekilde tapuya tescil edilen şahsi hak, şerh tarihinden sonra taraflar dışında üçüncü kişilere karşıda ileri sürülebilir. Ancak, şahsi haklara ayni hak mahiyeti vermez, şahsi hak tescil edilmekle ayni hakka dönüşmez. Şerh, malikin mülkiyet hakkından doğan tasarruf yetkisini de sınırlamaz. Tapu maliki, o taşınmaz üzerinde şerhten sonrada ayni haklar kurabilir. Tapuda şerh süresi gösterilmemiş ise şerhin, konusu olan hakkın devamı boyunca hükümlerini meydana getireceği kabul edilmelidir ( Prof. Dr. Jale G. Akipek, Prof. Dr. Turgut Akıntürk, Eşya Hukuk, 2009, s.313, 320).
B- Beyanlara ilişkin hükümlerde, 4721 sayılı TMK’nun 1012. maddesinde, Tapu Sicili Tüzüğü ve bazı kanunlarda düzenlenmiştir.
Beyanlar, tapu kütüğünün beyanlar sütununa yapılan bir tapu kütüğü işlemidir. Beyanlarla, taşınmazları ilgilendiren bazı hukuki ve fiili ilişkilerde açıklık sağlanması amacı güdülür. Beyanlar sadece Medeni Kanunlu değil, başka kanunlar ve Tapu Sicili Tüzüğü ile de düzenlenmiştir.
Beyanların, bildirici hükmü vardır, beyanlar sütununa yazılan fiili ve hukuki ilişkiler ya da durumlar, beyanlar sütununa işaret edilmeden de mevcut olduklarından, bu işlem ile fiili ve hukuki durum dışa yansıtılarak, açıklık kazanır.
12-Tapu kütüğünde kayıtlı her türlü tescilin, terkin ve değişikliği TMK’nun 1014. maddesinde; “ Bir tescilin terkin edilmesi veya değiştirilmesi ancak bu kaydın kendilerine hak sağladığı kimselerin yazılı beyanı üzerine yapılır.” düzenlemesine göre, hak sahibi olduğunu ileri süren kimselerin terkin talebi üzerine, beyan ve şerh sahiplerinin de beyanları alınarak şerh ve beyanın terkini yapılır.
13- Taşınmazların beyanlar hanesindeki “Milli Savunma Bakanlığına tahsislidir” kaydında belirtilen “tahsis” sözcüğü ile, esas itibariyle devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufunda bulunan bir malın belli bir kamu hizmetine, onun bir unsuru olarak özgülenmesi kastedilmektedir. Bu anlamdaki tahsis ile bir kamusal mal, mal kümesi yönünden değişikliğe uğramamaktadır....Ormanlar gibi devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bir yerin özel yararlanmaya açılması da bu anlamda bir tahsistir. Tahsis, idari işlem ile yapılabileceği gibi, kanunla da yapılabilir ( Prof. Dr. Mehmet Ünlü, Prof. Dr. Veysel Başpınar, Orman Hukuk, Mart 2017, s.86).
14- Somut olayda, davacı, tapu kütüğünde beyan sahibi, ... ve şerh sahibi Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığı aleyhine, tapu iptal ve tescil ile el atmanın önlenmesi talebiyle dava açmıştır.
Bilindiği üzere; sıfat, dava konusu sübjektif hak ( dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişki olup bir dava da davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olacağı maddi hukuka göre belirlenir. Tapu iptal ve tescil davaları, mülkiyet aktarımını sağlayan davalar olup dava sonunda davalı aleyhine hüküm verildiğinde kaybedilen hak mülkiyet hakkıdır. Bu nedenle de, tapu iptal ve tescil istekli davalarda, dava konusu hakkın sahibi tapu kayıt malikidir ve davanın tapu kayıt malikine yöneltilmesi gerekir.
Tapu kaydında, beyan veya şerh bulunması halinde, tapu kütüğündeki şerh ve beyan sahibine dava yöneltilerek, şerh veya beyanın silinmesi konusunda dava dilekçesinde açıkça bir talep (HMK. m.119/1-ğ ) yoksa bu konuda bir hüküm verilemez, zira hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına ve başka bir şeye karar veremez (...m.26).
15- Somut olgular ve yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde;
Tapu iptal ve tescil istekli davada, şerh ve beyan nedeniyle şahsi hak sahiplerine dava yöneltilmekle talep olmadıkça bu hakların ortadan kalkması mümkün değildir. Belirtildiği gibi, tapu iptal ve tescil davasının konusu mülkiyet hakkı olduğundan, mülkiyet hakkı sahibi olmayan şerh ve beyan sahiplerinin verilecek hükümle sahip oldukları hakları doğrudan kaybetmeleri söz konusu olmadığından, böyle bir davada davalı taraf olarak bulunmalarına da gerek bulunmamaktadır. Özel Dairenin belirttiği gibi, verilecek kararın beyan ve şerh sahibini etkileyeceği gibi bir gerekçeyle davada taraf olarak yer almalarının zorunlu olduğunun kabulü mümkün değildir.
15- SONUÇ:
Şerh ve beyanların silinmesi talebi olmayan davada, beyan sahibi ... ve şerh sahibi Sivas İnşaat Emlak ve Nato Enfrastrüktür Bölge Başkanlığı hakkında ilk derece mahkemesinin kararı belirtilen gerekçelerle usul ve yasaya uygun bulunduğundan, hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun bozma kararına katılınmamıştır.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.