11. Hukuk Dairesi 2013/969 E. , 2013/23149 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29.05.2012 tarih ve 2011/107-2012/94 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava HUMK"nun 3494 sayılı kanunla değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili ; müvekkilinin "Club Alibey" ibareli markanın sahibi olduğunu,yurt içinde ve yurt dışında itibarının yüksek olduğunu, bu nedenle davalı şirketin aynı karakterleri kullanarak müvekkilinin markalarından haksız yarar elde etmek istediğini ve bu nedenle “Club Alibey “markasını bölerek TPE nezdinde kötü niyetli girişimlerde bulunduğunu, söz konusu markaların “CLUB A LİBEY ROYAL”, “CLUB A LİBEY RESORT “ve “CLUB A LİBEY WORLD” gibi markalar olarak tescil edildiğini ileri sürerek davalı şirketin söz konusu markaları kullanmasının engellenmesine ve markalarının hükümsüzlüğüne, TPE Sicili’nden terkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili; davanın diğer davalı adına tescil edilen marka başvurularının hükümsüzlüğüne ilişkin olduğunu, davacının tescil işlemleri sırasında ilan olunan marka başvurusuna yönelik bir itirazının bulunmadığını, dolayısıyla dava konusu marka ile ilgili bir YİDK kararının bulunmadığını, hükümsüzlük davasında müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili; aktif husumet,görev ve zamanaşımı itirazlarında bulunduklarını, davacının hükümsüzlüğü istenen markaların başvuru aşamasında herhangi bir itirazı olmadığını, açılan davanın kötüniyetle açıldığını, davacı şirket sahibi ile müvekkili şirketin sahibinin kardeş olduklarını ve “Alibey” ibaresinin babadan gelen bir ad olduğunu, davacı markasının tarafların geçmişte ortak oldukları dava dışı Gürok… A.Ş. adına kayıtlı iken sonradan davacıya devredildiğini, devirden önce bu ibarenin müvekkili tarafından kullanılacağına ilişkin izin ve hak devri bulunduğunu, yine dava dışı şirketin dava dışı Heriş Seramik ve Turizm San. A.Ş"ne markanın kullanımı ile ilgili olarak verilen muvafakatnamenin bulunduğu, 1996 yılından bu yana söz konusu ibarenin müvekkilince Manavgat ve Belek’te bulunan turizm işletmelerinde kullanıldığını, davacının dürüstlük kurallarına aykırı hareket ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının marka sahibi olması nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 43. maddesi kapsamında hükümsüzlük davası açma yönünden aktif dava ehliyetinin olduğu ve yine 42. madde kapsamında tescil tarihinden itibaren henüz 5 yıllık sürenin dolmamış olması nedeniyle davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, 556 sayılı KHK’nın 71. maddesi kapsamında da mahkemenin görevli olduğu, dolayısıyla davalı şirketin bu yöndeki itirazlarının yerinde olmadığı, davalı şirketin markalarının 39. ve 43. sınıflarda tescilli oldukları,davacı markasının ise 37, 39, 41 ve 42. sınıflarda tescilli olduğu, dolayısıyla davacı markasına ait mal ve hizmetler ile davalı markalarına ait 39. sınıfta kayıtlı “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri (tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, kurye hizmetleri dahil), araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri, tekne barındırma hizmetleri, su temin hizmetleri, taşıt ve malları kurtarma hizmetleri, malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri “ile 43. sınıfta kayıtlı ”Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri, (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri ve huzurevleri hizmetleri dahil), hayvan bakım evleri hizmetleri" açısından 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin 8/1-b maddesi kapsamında benzer olduğu ve iltibas yaratma tehlikesi içinde bulunduğu, yine davacı ve davalının markalarının işitsel ve anlamsal olarak aynı olduğu, markaların esaslı unsurlarının birbiri ile karıştırılabilecek derecede benzer olduğu, bu nedenle davalı markalarının kısmen hükümsüzlüğünün gerektiği, ayrıca dava dışı Heriş Seramik ve Turizm San. A.Ş"ne markanın kullanımı ile ilgili olarak verilen muvafakatnamenin, davacının hak sahipliğini ve tescil edilen markalara karşı hükümsüzlük davasını açmasını engelleyici bir etkisini olmadığı, davacı markasının kullanılmasına izin verse dahi bu tescil edilmesine de ve karışıklığa yol açılmasına da izin verileceği anlamında olmadığı, yine markanın adına tescilli olduğu önceki şirketin ortağı olunması ve sonradan şirketten ayrılınması halinde de şirket adına tescilli markanın şirketten ayrılan eski ortağa bu ibareli marka tescil ettirme hakkı vermeyeceği, markaların hükümsüzlüğü davasında davalı TPE’ye husumet düşmeyeceği gerekçesiyle bu davalı aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı şirket vekili; kararı temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı şirket vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 03,15 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı şirketten alınmasına, 18.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.