20. Hukuk Dairesi 2015/2362 E. , 2015/1660 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ............. Köyü 277 parsel sayılı 12.175,33 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydına dayanarak ............ ve arkadaşları adına tespit ve tescil edilmiş, sonrasında satış sonucunda davalı ..."a intikal etmiştir.
Davacı ... Yönetimi, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu içinde kaldığı iddiasıyla, taşınmazın tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile ........ adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne, 277 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla ........ adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, 31/05/1980 - 30/06/1980 tarihleri arasında ilân edilen tapulama çalışmaları ile 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp, 22/02/2011 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve 6831 sayılı Kanunun 7. maddesinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespitinin orman kadastro komisyonları tarafından yapılacağı düzenlenmiş olmasına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A madde gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve temyiz harcının istek halinde iadesine 18/03/2015 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
1979 yılında 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümleri uyarınca ............. Köyü çalışma alanında yapılan arazi kadastrosu sırasında, dava konusu taşınmaz ile birlikte dava dışı 278, 281, 282 ve 284 parsel sayılı taşınmazlar, Tapu Komisyonunun 28.04.1944 tarih 50 sayılı kararı üzerine oluşan tapu kaydına dayanılarak ölü kayıt maliki mirasçıları ............ ve müşterekleri adına tespit edilmiştir. Tespitlere karşı itiraz edilmediğinden, kadastro tutanakları kesinleşmiş ve 01.07.1980 tarihinde tarla vasfıyla tapuya tescil işlemi gerçekleşmiştir. Dava konusu taşınmaz daha sonra intikal ve satın alma suretiyle el değiştirmiş; 20.01.2012 tarihinde davalı adına tapu kaydı oluşmuştur.
Yörede, arazi kadastrosundan 20 yıl sonra; 1999 yılında 6831 sayılı Yasa uyarınca orman kadastrosu çalışmaları başlamış; sonuçları 22.02.2011 tarihinde ilan edilmiş ve 22.08.2011 tarihinde kesinleştirilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan uzman bilirkişi raporlarından, orman kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmazın tamamının orman sınırları içine alındığı anlaşılmaktadır.
Davacı ... Genel Müdürlüğü, 09.04.2012 tarihinde, çekişmeli taşınmazın 2011 yılında kesinleşen orman tahdit hattı içinde kaldığı iddiasına dayanarak, tapu kaydının iptali ve orman vasfıyla ........ adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, taşınmazın tamamının orman tahdit hattı içinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; davalı tarafın temyizi üzerine hüküm, Dairemizin yerel mahkeme kararını yerinde bulan sayın çoğunluk görüşü uyarınca onanmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/20-559 Esas, 2014/123 Karar sayılı kararında yer alan çoğunluk görüşü ile Dairemizin, 2015/472 E. 2015/747 K. ve 2015/2319 E. 2015/1663 K. sayılı (aynı tapu kaydının revizyon gördüğü komşu 278 parsel sayılı taşınmaza ilişkin) ilamlarının "karşı oy yazısı" bölümünde açıkladığım gerekçelerle, arazi kadastrosu yapıldıktan sonra aynı taşınmazlar hakkında bu kez orman kadastro çalışmasının yapılması halinde, orman kadastrosunun, arazi kadastrosu ile çakışan bölümlerinin, 3402 sayılı Yasanın 22/1. maddesi uyarınca ikinci kadastro sayılması gerektiği ve hükümsüz olduğu kanaatindeyim. Bu nedenle, orman iddiası ile açılan davada mahkemece, memleket haritaları, amenajman planları ve hava fotoğrafları uygulanmak suretiyle çekişmeli taşınmazın arazi kadastrosu öncesinde orman sayılan yerlerden olup olmadığının araştırılması gerekirken; böyle bir araştırma yapılmaksızın, hükümsüz sayılması gereken orman tahdit hattına itibar edilerek taşınmazın "orman sayılan yerlerden" kabul edilmesinin doğru bulunmadığı düşüncesinde olduğumdan, sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.