Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanığın idaresindeki araçla bölünmüş yolda seyir halinde iken, önünde aynı istikamette seyreden ve arıza nedeni ile duruşa geçen başka bir araca arkadan çarpması sonucu meydana gelen olayda; sanığın eyleminin TCK"nın 179/2. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturmayacağı, zira TCK"nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun, bu maddenin 2. fıkrasında ""kara, deniz, hava ve demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık ve malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare etmek..."" şeklinde tanımlandığı, aynı Kanunun 180. maddesinde düzenlenen, trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçunda ise karayolu ulaşım araçlarına yer verilmediği, dolayısıyla TCK"nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun ancak kasten işlenebileceği ve bu suçun oluşabilmesi için aracın kasıt ya da olası kasıtla kişilerin hayat, sağlık ve malvarlığı açısından tehlike yaratacak bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerektiği, karayolu ulaşım araçları yönünden suçun taksirle işlenen biçimine TCK"da yer verilmediği, koşulları bulunduğu takdirde eylemin 2918 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebileceği bu nedenle sanık hakkında unsurları oluşmayan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle sanığın mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.