Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/126
Karar No: 2009/1343

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/126 Esas 2009/1343 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2009/126 E.  ,  2009/1343 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
    TARİHİ : 16/10/2008
    NUMARASI : 2007/420-2008/343

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, mirasbırakanı annesi D.G.in 506 ada 7 parsel  sayılı tek taşınmazını  mirasçıdan  mal kaçırmak amacıyla  ve muvazaalı şekilde  davalı oğluna  temlik ettiğini, ayrıca temlik  tarihinde  mirasbırakanın  fiil ehliyetinin  tam olmadığını, işlemin  bu nedenlede  geçersiz  olduğunu ileri sürerek  miras payı oranında tapu iptali ve tescili ile ecrimisil  isteğinde  bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın muris muvazaası hukuksal  nedenine dayalı olarak açıldığı, iddianın sübut  bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne  karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. 
                              -KARAR-
    Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal  nedenine dayalı tapu iptal ve tescil  ile  ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın  kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden;  davacıların miras bırakanı D.G."in maliki  olduğu 506 ada  7 parsel  sayılı  taşınmazın  çıplak  mülkiyetinin 2.2.2006  tarihinde  oğlu davalıya tapuda  yapılan  satış işlemi ile devredildiği anlaşılmaktadır.
    Davacıların, miras bırakanın  akit tarihinde  ehliyetsiz bulunduğunu, kaldı ki,  yapılan  temliki  işlemin  mirasçıdan  mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı  olduğunu ileri  sürerek, miras payları  oranında  tapu iptali ve  tescili  ile ecrimisil  isteğinde  bulundukları  anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki,  davada dayanılan  maddi olaylar  bakımından  birkaç hukuki  nedenin  bir arada  gösterilmesinde  ilke  olarak  usul ve yasaya  aykırı bir yön yoktur.
    Davada,  ehliyetsizlik  hukuki  sebebi  yanında  muris muvazaası  hukuki  sebebine de  dayanıldığına göre, hukuki  ehliyetin  kamu düzeni ile  ilgili  olduğu gözetilerek  önemine binaen  öncelikle  incelenmesi gerekeceği  kuşkusuzdur.
    Ne var ki, mahkemece ehliyetsizlik  yönünden  yapılan  araştırmanın  hüküm kurmaya  elverişli ve yeterli  olduğunu söyleyebilme olanağı  yoktur.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir.  “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “ yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı  bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar H.U.M.K.’nun 286 maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “rey ve mutaalası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür. 
    O halde; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde  tarafların delilleri eksiksiz  toplanmak  suretiyle  tahkikat  yapıldıktan sonra  taşınmazın davalıya yapılan temlik tarihi itibariyle  miras bırakanın  ehliyetli  olduğunun anlaşılması halinde muris muvazaası  hukuksal nedenine  dayalı isteğin değerlendirilmesi; yok eğer  yukarıda  belirtilen  tarihte  murisin  ehliyetsiz  olduğunun  anlaşılması  halinde, terekenin elbirliği mülkiyetine  tabi olduğu ve Türk Medeni Kanununun 702/4 maddesi hükmünün eldeki istek  bakımından  uygulama  yeri  bulunmadığı gözetilerek  ehliyetsizlik sebebiyle  pay  oranında açılan davanın reddine karar  verilmesi  gerekeceği, buna  bağlı  olarakta  muris  muvazaası ile  ilgili istek  bakımından  bir inceleme ve soruşturma  yapılamayacağı kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde  gerekli  araştırma ve  incelemenin  yapılması, soruşturmanın  eksiksiz  tamamlanması, sonucuna göre  bir karar verilmesi gerekirken eksik  soruşturma ile  yetinilerek  yazılı olduğu üzere  hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalının temyiz  itirazları  yerindedir.Kabulü ile  hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesin,4.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi