MAHKEMESİ : BODRUM 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2008
NUMARASI : 2004/290-2008/293
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı ve asli müdahilin mirasbırakan H.Ç. çekişme konusu taşınmazını mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı şekilde davalıların murisi M. K.Ç.temlik ettiğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, kadastro tespit tutanağının kesinleştiği tarihten itibaren 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı asli müdahil ve davalılar vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. 
                                        -KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. 
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; davacı ve asli müdahilin miras bırakanı H.Ç. 24.7.1960 tarihinde öldüğü kayden sabit olup, çekişme konusu taşınmazın genel kadastro sonucu 791 sayılı parsel olarak davalı adına yapılan tespitin 19.11.1973 tarihinde kesinleştiği ve sicilin davalı adına oluştuğu davanın ise ,26.4.2004 tarihinde açıldığı görülmektedir.
Başka bir deyişle, miras bırakan H.nin kadastro tespitinden önce öldüğü Türk Medeni Kanununun 599.maddesi hükmü uyarınca mirasın ölümle intikal edeceği ve mirasçıların bu tarih itibariyle terekede hak sahibi olacakları, bu durumda, eldeki davanın kadastro öncesi sebebe dayalı bulunduğu sabittir.
Diğer taraftan 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kadastro tespitinin kesinleşmesi tarihinden itibaren başlayacağı, kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak açılan davanın bu süre geçtikten sonra dinlenemeyeceği tartışmasızdır.
O halde; miras bırakanın kadastro tespitinden önce öldüğü gözetilerek, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren davanın açıldığı tarihte yukarıda sözü edilen kanun hükmü gereğince hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davacı ve asli müdahilin temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine,Davalının temyizine gelince; davacı ve asli müdahil çekişmeli taşınmazlarda miras payları oranında iptal ve tescil isteğinde bulunduklarına ve dava reddedildiğine göre; davacı ve asli müdahilin çekişmeli taşınmazdaki paylarına tekabül eden keşfen belirlenen değeri üzerinden yargılama aşamasında harcın tamamlandığı dikkate alınarakdavalı yararına avukatlık parasına hükmedilmesi gerekirken eksik vekalet ücreti tayin ve takdiri doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  4.2.2009  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.