Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Köy Tüzel Kişiliği, maliki oldukları 447, 450 ve 451 parsel sayılı taşınmazalara, davalı Köy Tüzel Kişiliğinin mezarlık olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı Köy Tüzel Kişiliği, davaya konu taşınmazların eskiden beri kullanıldığı gibi her iki köyün ortak mezarlığı olarak kullanılması konusunda 12.10.1976 tarihli mahkeme kararı bulunduğunu, kesinleşmiş mahkeme ilamı ile tescilden önce hak sahipliğinin oluştuğunu, köy karar defterine durumun işlendiğini, kullanım tarzının kesinleşmiş mahkeme ilamı ile belirlendiğini, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, köy halkının ölen yakınlarını denetlemelerinden dolayı davalı Köy Tüzel Kişiliğinin sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, Köy Tüzel Kişilikleri arasında elatmanın önlenmesi (muarazanın giderilmesi) isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 447, 450, 451 parsel sayılı taşınmazların davacı Köy Tüzel Kişiliği adına tapuda kayıtlı olduğu, her üç taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde, Ünye Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.10.1976 tarihli, 1975/1057 esas, 1976/648 sayılı kararına dayalı olarak "taşınmazların, davalı Köy Tüzel Kişiliği ile birlikte ortaklaşa kullanılacağı" yönünde şerh bulunduğu, yine davalı Köy İhtiyar Heyetinin 30.03.1977 tarihli kararı ile de 450 sayılı parsel üzerindeki camiden her iki köyün yararlanması gerektiğine işaret edildiği anlaşılmaktadır.
İddianın açıklanan içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle davada, davacı Köy Tüzel Kişiliğinin onay ve izin vermesi sonucu mezar yeri olarak kullanılmak suretiyle çekişmeli taşınmazlara elatıldığı ileri sürüldüğüne göre, davalı Köy Tüzel Kişiliğinin bu işlemlere neden olması durumunda yaratılan bu muarazadan ötürü sorumlu olacağı ve kendisine husumet tevcih edileceği kuşkusuzdur.
Ne varki; mahkemece yapılan keşif sonucu açıklanan beyanlar ile alınan bilirkişi rapor ve kroki içeriğine göre, dava konusu 447 nolu parselin tapuda mezarlık vasfı ile kayıtlı bulunduğu ve mezarlık olarak kullanıldığı, başkaca kullanım biçiminin belirlenmediği, keza 451 nolu parselin ağaçlık niteliği ile kayıtlı olduğu ve ağaçlık olarak kullanıldığı üzerinde mezar bulunmadığı belirlendiğinden, bu parseller yönünden davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının, davaya konu bu taşınmazlar yönünden temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine.
Ancak, çekişme konusu 451 parsel sayılı taşınmaz tapuda ağaçlık ve cami vasfı ile kayıtlı olduğu halde, fen bilirkişi krokisinde fiilen üzerinde cami ve ağaçlık olduğu, bunlar dışında okul binası ve mezarların bulunduğu görülmektedir.
Bilindiği üzere; 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanununda mezarlıklar ve ölülerin defni ile ilgili düzenlemeye yer verilmiş olup, mahkemece yapılacak iş, Ünye Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.10.1976 tarih, 1975/1057 esas, 1976/648 karar sayılı kararında açıklandığı üzere, davanın tarafı olan köy tüzel kişiliklerinin dava konusu 450 parsel sayılı taşınmazı amacına uygun şekilde kullanıp, kullanmadıklarının belirlenmesi amaç dışı kullanımın varlığının tespiti halinde buna dayalı Köy Tüzel Kişiliğinin sebebiyet verip vermediğinin tespitinin gerekeceği tartışmasızdır.
O halde; mahkemece yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yapılması, davalı Köy Tüzel Kişiliğinin muaraza yaratıp yaratmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek anılan taşınmaz yönünden de davanın reddedilmesi doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.