Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/9030
Karar No: 2019/6683
Karar Tarihi: 28.05.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/9030 Esas 2019/6683 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2017/9030 E.  ,  2019/6683 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmasız, davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde duruşmalı temyiz eden davalı vekili avukat ... ile temyiz eden davacı vekili avukat ..."in gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, Avukat olduğunu, dava dışı ... ve ... Bankası A.Ş. tarafından, dava dışı ... aleyhine ... 8. İcra Müdürlüğünün 2009/10276 esas, ... 6. İcra Müdürlüğünün 2009/4145 esas sayılı dosyalarında başlatılan icra takiplerine konu alacakların banka tarafından davalıya temlik edildiğini, davalı tarafından vekil olarak atandığını, tüm vekillik görevlerini gereği gibi yerine getirerek takipleri sonuçlandırdığını ancak davalı tarafından haksız olarak azledildiğini, vekalet ücretinin ödenmediğini ileri sürerek, her iki icra dosyasından kaynaklanan akdi ve karşı yan vekalet ücretinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00 TL.sının ihale tarihi olan 13.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiş, 29/09/2014 tarihli dilekçesi ile de; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ile belirsiz alacak davası olarak açılan davasını kısmi davaya çevirdiğini beyan ederek 110.000,00 TL akdi ve karşı yan vekalet ücretinin tahsilini istemiştir.
    Davalı, azlin haklı olduğunu, davacının vekalet görevini gereği gibi yerine getirmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davacı avukatın satış ve tescil işlemleri ile davalının alacağını kasıtlı olarak geciktirdiği, davalıyı kasıtlı olarak zarara uğrattığına yönelik bir delil sunulmadığı, bu durumda azlin haksız olduğunun kabul edilmesi gerektiği, haksız azil sebebiyle vekalet ücretine hak kazandığı gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile 110.000,00 TL ücreti vekalet alacağının 13/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişen hakkın saklı tutulmasına, karar verilmiş; hüküm, taraflarça temyiz edilmiştir.
    1-Avukatın, vekil olarak borçları Türk Borçlar Kanunu’nun 505. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 389) ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanun’nun 506. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanunu’nun 506. (Mülga Borçlar Kanununun 390.) maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir. Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa, taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin 22.05.2014 tarihli azilname ile sona erdiği sabittir. Davacı avukat, vekaletten haksız olarak azledildiğini ileri sürerek, vekalet ücreti alacağının tahsili için eldeki davayı açmış, davalı ise azlin haklı olduğunu savunmuştur. Bu durumda davada öncelikle çözümlenmesi gereken husus, azlin haklı olup olmadığına ilişkindir.
    Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, davalının iş bu davada dayandığı azil nedenleri üzerinde durulmadan, azlin haklı olup olmadığının takdirinin mahkemeye ait olacağı şeklinde görüş bildirilmiş, mahkemece de davacı avukatın satış ve tescil işlemleri ile davalının alacağını kasıtlı olarak geciktirdiği, davalıyı kasıtlı olarak zarara uğrattığına yönelik bir delil sunulmadığı, bu durumda azlin haksız olduğunun kabul edilmesi gerektiği azlin haksız olduğu” kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
    Oysa ki davalı, her ne kadar azil ihtarında “gördüğüm lüzum üzerine” açıklamasıyla herhangi bir azil nedenine dayanmamışsa da, iş bu davadaki savunmalarında, davacının vekil olarak gerekli özeni göstermediğini, alacağının tahsili için gerekli işlemleri zamanında yapıp, çaba göstermediğini, davacı avukatın aynı zamanda icra dosyalarında borçlu görünün kişinin de vekili olduğunu, taşınmaz üzerinde ki tedbirin kaldırılması için uğraş vermediğini bu işlemlerin kendisi tarafından yapılmak zorunda kaldığını belirterek, davacıyı haklı olarak azlettiğini savunmuştur. O halde mahkemece, taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık konusu olan, “azlin haklı olup olmadığı” hususu ile ilgili, dosyalar bilirkişi tarafından incelenerek davalının iş bu davada ileri sürmüş olduğu tüm azil nedenleri incelenip, değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
    3-Kabule göre de; mahkemece taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığından Avukatlık Kanununun ilgili maddesi gereğince davacının müddeabihin %10 oranında vekalet ücretine hak kazandığı kanaatine varıldığı, her ne kadar bilirkişi tarafından 127.536,74 TL hesaplanmış ise de, davacının talebi ile bağlı kalınarak davasının kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; hükme esas alınan 20.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda akdi vekalet ücreti yönünden avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplama yapılmış olup mahkemece azlin haksız olduğu kabul edilerek müddeabihin %10 oranında vekalet ücretine hak kazandığı kanatine varıldığının belirtilmesi karşısında gerekçede çelişki oluşturulmak suretiyle hüküm kurulmuştur. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
    SONUÇ : 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 29,20 TL harcın davacıya, 1.878,52 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi