Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları M. S."nın 600, 641, 647, 663 ve 665 parsel sayılı taşınmazlarını davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Bir kısım davalılar, satışların gerçek olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişme konusu 663 parsel yönünden muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, 663 parsel yönünden davanın kabulüne, diğer parseller yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 600,641,647,663 ve 665 parsel sayılı taşınmazların miras bırakan M.S.a adına kayıtlı iken, 24.1.1994 tarihinde 641 parselin muris tarafından bizzat davalı S.’e kayıtsız şartsız bağışlandığı, ondanda davalı N.e intikal ettirildiği; 10.12.1998 tarihinde miras bırakanın vekil kıldığı davalı E.tarafından 647 parselin davalı İbrahim’e, diğer taşınmazların da davalı O.’a, ondan da 28.12.2001 tarihinde 600 parselin davalı Kenan’a, 665 parselin davalı C.’e satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar, çekişmeli taşınmazların miras bırakanları tarafından mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla davalılara muvazaalı temlik edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlarsa da; davaya konu 641 parsele ilişkin temliki işlemin bağış olduğu benimsenmek suretiyle anılan parsel yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine
Ancak, miras bırakanın taşınmazları satmasını gerektirir bir neden bulunmadığı, tedavi gerektiren sağlık sorunu olmadığı, yurt dışında yaşayan çocukları N.i ve S.’nin devamlı parasal olarak yardım ettikleri gibi taşınmazların satıldığına dair bir duyumunda olmadığı dosya içeriği ve tanık anlatımlarıyla sabittir. Buna göre dava konusu taşınmazların mirasçıdan mal kaçırma amacıyla muvazaalı işlemlerle davalılara devredildiği sonucuna varılmıştır.
O halde, 647 parsel yönünden davalı İ. hakkında muvazaa iddiasının kanıtlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, 600 parsel maliki davalı K.’ın, murisin yeğeni olduğu 11.4.2007 tarihli oturumda tanık olarak dinlenen A.S.a’nın beyanından anlaşılmakla anılan davalının temlikin muvazaalı olduğunu bilebilecek durumdaki kişi olmasına rağmen iyiniyetli kabul edilmesi isabetli değildir.Öte yandan; 665 parsel sayılı taşınmaz maliki davalı C.in tebligat parçasına göre muris ile aynı köyde ikamet ettiği gözetildiğinde TMK nun 1023 maddesi anlamında iyiniyet yönünden yeterli araştırmanın yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca; 600 ve 647 parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesi; 665 parsel yönünden ise davalı C.in iyiniyetli olup olmadığının belirlenmesi için gerekli araştırma ve incelemenin yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
5766 Sayılı Kanunun 11.maddesi ile yapılan değişiklik