Esas No: 2019/841
Karar No: 2022/6283
Karar Tarihi: 12.04.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/841 Esas 2022/6283 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2019/841 E. , 2022/6283 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre Cumhuriyet savcısının diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
1) Suç tarihinden sonra 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanun'un 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 4. fıkrasındaki "Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz" ve 5. fıkrasındaki "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz" hükümleri ile TCK'nin 7. maddesi karşısında; özel hüküm niteliğinde bulunan ve lehe olan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 56. maddesindeki düzenleme dikkate alınarak, sanığa usulüne uygun şekilde ön ödeme önerisinde bulunularak sonucuna göre karar verilmesi gözetilmeden, “özel belgede sahtecilik" suçundan hüküm kurulması yasaya aykırı,
2) Sanığın eylemine uyan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na aykırılık suçunda ön ödemenin gerçekleşmemesi halinde; hükümden sonra, 16.03.2021 tarih ve 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli, 2020/81 esas ve 2021/4 karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin basit yargılama usulü yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olması karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3) Kabule göre de; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/250-13 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK'nin 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan zarar kavramının, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu gözetilerek, sanığa yüklenen "özel belgede sahtecilik" suçu neticesinde ne gibi somut zarar oluştuğu irdelenip gerekçeye yansıtılmadan, sanığa verilen hapis cezası miktarı, geçmişteki hali, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı mahkum edilmemiş olması ve suç işlemekten çekineceği yönünde olumlu kanaata varıldığından cezası ertelenen ve suç tarihinde engel adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, yasanın aradığı objektif ve subjektif şartlar karar yerinde tartışılmadan, zararın giderilmediği şeklindeki hatalı gerekçe ile CMK'nin 231. maddesinin uygulanamayacağına karar verilmesi,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 12.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.