17. Hukuk Dairesi 2015/4086 E. , 2017/10430 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine dair verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ... şirketinin trafik sigortacısı olduğu aracın yaptığı çift taraflı kazada, araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralanıp sakat kaldığını, sürücünün kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, gerçek zararın tespiti gerektiğini, dava açılmadan önce 25.506,88 TL.nin davacı vekiline ödendiğini ve sorumluluklarının yerine getirildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, delillerin taraflarca getirilmesi ilkesinin geçerli olduğu, davacı vekilinin maluliyet raporunu sunacağını ve müvekkilinin hastaneye sevkini sağlayacağını belirtmesine ve defalarca verilen sürelere rağmen sunmadığı ve sevkini sağlamadığı, ispat hakkının kötüye kullanıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan HUMK.nın 159. maddesine göre müddetleri kanun veya hakim tayin eder. Kanunda gösterilen müstesna hallerden başka hakim kanunen tayin edilen müddetleri tezyit veya tenkis edemez. Kendinin tayin ettiği müddetleri iki tarafı dinledikten sonra makul sebeplere binaen tenkis ve tezyit edebilir. Aynı Kanun’un 163. maddesinde, "Kanunun tayin ettiği müddetler katidir. Bu müddetlerde yapılması lazım olan muamele yapılmazsa o hak sakıt olur. Hakim tayin ettiği müddetin kati olduğuna da karar verebilir. Aksi takdirde tayin olunan müddeti geçirmiş olan taraf yenisini isteyebilir. Bu suretle verilecek müddet katidir. Bir daha verilemez." hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; davacı vekiline maluliyet raporunu ibraz etmesi, maluliyet durumunun tespiti bakımından hastaneye sevk için müvekkilini hazır bulundurması yönünde müteaddit defalar süre verildiği, en son 14.10.2014 tarihli celsede rapor aslı veya onaylı örneğini dosyaya sunması için iki haftalık süre verildiği, 25.11.2014 tarihli son celsede ise, davacı vekilinin onaylı maluliyet raporunu ibraz ettiği ve davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekiline maluliyet raporunu ibraz etmesi için iki haftalık süre verilmiş ise de, yukarıda belirtilen HUMK"un 163. maddesi hükmüne göre kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi bakımından taraflara yüklenen yükümlülüklerin birer birer açıklanması, tarafların yapacağı işlemlerin duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık ve kesin olarak belirlenmesi, kesin süre verilen tarafa süreye uymadığı takdirde bunun hukuki sonuçlarının ihtar edilmesi gerekir. ..."ın uygulaması da bu yöndedir. (HGK 25.06.1975-1-1560/837, HGK 18.02.1983-1-1284/141, HGK 24.06.1992-14-296/395, HGK 10.10.2001-14-940/709) Eldeki davada davacı vekiline 14.10.2014 tarihli celsede ilgili raporu sunması için iki haftalık süre verilmiş ise de, kesin süreye uymamanın sonuçları hatırlatılmamış, davanın reddedildiği 25.11.2014 tarihli celsede de sözkonusu raporun sunulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda verilen süre HUMK"un 163. maddesine uygun olmayıp, eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu halde mahkemece, dosyaya sunulan rapor, ... şirketi tarafından yapılan ödeme ve dosya kapsamına göre sürekli işgöremezlik tazminat miktarının tespiti bakımından ek rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gereğinin gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.