23. Hukuk Dairesi 2013/5162 E. , 2013/7652 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve karşı tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı-karşı davada davalı vekili asıl davada, yüklenici müvekkili ile arsa sahibi davalı arasında 20.11.2007 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, bu kapsamda 300.000,00 Avro’nun nakit olarak davalıya ödendiği, davalının imar planı ve notlarına aykırı bir dizi ek taleplerde bulunup avan projeleri kabul etmediğini, vekaletnamenin ihtarname çekilerek ancak 4 ay sonra alınabildiğini, inşaat yapılacak parsellerin tevhit ettirildikten sonra 28 ayrı parsele ifraz edildiğini, bunun için masraf yapıldığını, avan projelerin 8 kez revize edildikten sonra hazırlandığını, ihtarname ekinde davalıya tebliğ edildiği halde projenin onaylanmadığını, bu nedenle sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğini ve feshedildiğini ileri sürerek, peşin ödenen 300.000,00 Avro, sözleşmeye güvenerek yapılan masraflardan şimdilik 1.000,00 TL, mahrum kalınan kar nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davada davacı vekili asıl davada, davacının fesih yetkisinin bulunmadığını, fesih nedenlerinin haksız olduğunu, müvekkilinin avan proje örneklerini inceleyerek özel isteklerin belirtilmesinin sözleşmeye uygun olduğunu, yapılacak villaların ultra lüks olarak yapımı kararlaştırıldığından asansör konulmamasının kabul edilemeyeceğini, vekaletnamenin istenilmesinden kısa süre sonra verildiğini ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiş; karşı davada, sözleşmenin R/1 maddesinde belirtilen sürenin 9 ay geçtiğini ileri sürerek, gecikilen süre için 105.300,00 Avro, tevhit ve ifraz edilen parsellerin eski hale getirilmesi için gerekli masraf olan 2.000,00 TL, mahrum kalınan kira bedeli olarak 5.300,00 Avro ve 100.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, asıl davanın kısmen kabulü ile 300.000,00 Avro, sözleşme nedeniyle yapılan 1.000,00 TL ve mahrum kalınan kar bedeli 1.000,00 TL’nin davalı yükleniciden tahsiline; karşı davanın reddine dair verilen kararın davalı-karşı davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin
2010/3285 Esas, 2011/6143 Karar sayılı ve 20.10.2011 tarihli ilamıyla, karşı davanın reddine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiş, davacı fesih iradesini açıklamış ise de davalı feshi kabul etmediği, davacı yüklenicinin ancak arsa sahibinin kusuru ile ya da imkansızlık hukuki nedenine dayanarak sözleşmeyi feshedebileceği, somut olayda imkansızlık bulunduğu ileri sürülüp kanıtlanmadığı, yüklenicinin talebi üzerine vekaletname verildiğinden vekalette gecikme söz konusu olmadığı, yüklenicinin hazırladığı ve arsa sahibinin onaylamadığı dört projenin yüklenici tarafından iadesi kabul edilip, beşinci projenin de hazırlanmış olması nedeniyle önceki projelerin onaylanmaması sebebiyle arsa sahibinin kusurlu sayılmasının mümkün bulunmadığı, mahal listesinde açıkça belirtilmemiş olsa dahi villaların ultra lüks yapımı kararlaştırılmasının dikkate alınması ve villanın birden fazla katı bulunduğu göz önünde tutulduğunda arsa sahibinin asansör yapımı talep etmesinin de sözleşmeye aykırı davranış niteliğinde olmayıp, kendisine kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığı, bunların dışında arsa sahibinin kusuru ile ilgili bir sebebin ileri sürülmediği, fesih konusunda taraf iradelerinin birleşmediği, davalı-karşı davacı arsa sahibinin kusurlu bulunduğu da kanıtlanamadığından mahkemece asıl davanın da reddi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı belirtilerek karar bozulmuş; bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş ve tüm dosya kapsamına göre, asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.