20. Hukuk Dairesi 2014/8689 E. , 2015/1612 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali tescil ve elatmanın önlenmesi davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ......... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, .......... Köyü 175 ada 4 parsel sayılı 1978 m² yüzölçümündeki taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle ......... adına tapuya tescili ve davalıların elatmasının önlenmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne, 175 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile ......... adına tapuya tesciline ve ......... dışındaki davalı gerçek kişilerin taşınmaza elatmasının önlenmesine karar verilmiş, davalı ......... vekili ile davalılar ...., ....., ....... ve ............. vekili tarafından temyiz edilmekle hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04/02/2013 tarih ve 14803 E. - 695 K. sayılı kararıyla tapu iptali ve tescil yönünden onanmış, elatmanın önlenmesi yönünden bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararı özetle; "1) Tapu iptal ve tescil kararına yönelik temyiz itirazları yönünden; taşınmazın kesinleşmiş orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, bir kısım davalı gerçek kişiler vekili ile ......... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2) Elatmanın önlenmesi kararına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Türk Medenî Kanununun 683. maddesi uyarınca, mülkiyet hakkı bulunan malik, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Somut olayda; davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz, davalı ......... ile birlikte hisseli olarak davalı gerçek kişiler adına tapuda kayıtlı olup, davalı gerçek kişiler, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, haksız bir elatmadan söz edilemez. Bu itibarla, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin davalı gerçek kişiler yönünden de reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre ise, 3402 sayılı Kanunun 6099 sayılı Kanun ile eklenen 36/A maddesi gereğince, tapu malikleri olan davalılar aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücreti hükmedilmemesi gerekirken, davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir." denilmeştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davacının elatmanın önlenmesi talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ......... vekili tarafından vekâlet ücreti verilmediği iddiasıyla temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili ile elatmanın önlenmesi istemlerine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 08.05.1946 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp ekip çalışmaları 10.12.1975 tarihinde itirazlı yerlerde komisyon çalışmaları ise 08.06.1977 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon, evvelce sınırlaması yapılmamış yerlerde orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması, 3302 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 25.09.1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon her hangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak ve reddedilen talep yönünden ......... lehine vekâlet ücreti takdir edilerek hüküm kurulmuş olduğuna göre, davalı ......... vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 16/03/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.