Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 95 parsel sayılı taşınmazdaki binanın 2. katının davalı Emine, 4. katının da davalı C.tarafından haksız olarak 10 yıldır işgal edildiğini davalılara işgale son vermeleri için ihtarname keşide edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteminde bulunmuştur.
Davalılardan E. davacı şirketin aile şirketi olup kendisinin de %20 hissesinin bulunduğunu, hissedarlardan olan babasının rızası ile dairelerin paylaşıldığını, ilk katın anahtarlarının annesine verildiğini ve annesinin 4 ay dairede kaldığını, eski ve kullanılmayan eşyaların bulunduğunu nadiren gidip eşyaları kontrol ettiğini, ayrı bir ikametgahı olduğunu, dairenin 1 yıldır elektrik ve suyunun kapalı olduğunu ve kullanılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, müdahalenin sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı E.D. tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.02.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden E. D. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava ve birleşen dava, çaplı taşınmaz üzerindeki bağımsız bölümlere elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 95 parsel sayılı taşınmazın davacı şirket adına kayıtlı olup, davalı E.’nin anılan şirkette %20 oranında hissedar olduğu taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti ve kat irtifakı kurulmamış binanın bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, anılan taşınmazdaki dairelerin davalılarca haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Ne varki, mahkemece yerinde yapılan keşif sırasında düzenlenen keşif zaptının 1.sayfasında yer alan mahkeme gözleminde “Binanın girişinde bulunan bir anahtar kümesi yardımıyla önce zemin kat kapısı açılarak içeriye bakıldı, henüz inşaat artıklarının bulunduğu, içinde oturma emaresinin olmadığı, birinci katta anneye tahsis edilen ve dava konusu olan yer aynı şekilde açıldı, içerisinde çok az eşya olduğu, kapıların kapanmadığı, dayalı döşeli olmadığı
gözlemlendi, ikinci kattaki daire kapısının açılamadığı ve beyana göre içerisinde eşya bulunduğu ve bu yerin C. tarafından kullanıldığı zapta geçirildi. Son kat olan üçüncü kat itibariyle kapı açıldı, içerisinde poşet ve bazı ambalajlarda eşyaların olduğu ve bazı odalarda ise yine ev eşyalarının bulunduğu, bunların dağınık vaziyette bulundukları dayalı döşeli ev görünümü olmadığı, bazı pencerelerde perde bulunduğu ve yakın günler itibariyle bu yerin kullanıldığı hususunda bir emareye rastlanmadığı, 3 adet incelenen yer yönünden elektrik tesisatı olmakla birlikte elektrik akımı tespit edilemedi, suların akmadığı gözlemlendi” denilmektedir. Diğer taraftan taşınmaz içerisinde bulunan bir takım eşyaların davalı E.’ye ait olduğu da kanıtlanmış değildir. O halde, dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı E.’nin taşınmazı kullandığına dair hükme elverişli olacak nitelikte bir delil ve emare bulunmadığı halde davalı E.hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca, davalı E.hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek aksi yönde karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı E.’nin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.