Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/26325
Karar No: 2014/11617
Karar Tarihi: 10.04.2014

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/26325 Esas 2014/11617 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2013/26325 E.  ,  2014/11617 K.

    "İçtihat Metni"

    Kasten yaralama suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.400 Türk lirası adlî para; kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 123/1. maddesi gereğince 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmalarına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince sanıklar hakkındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair, .... Sulh Ceza Mahkemesinin 21/08/2008 tarihli ve 2008/559 esas, 2008/784 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20.05.2013 gün ve 156050 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
    İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre; sanıklar hakkında iddianameyle açılan kamu davası üzerine 12/08/2008 tarihli tensip ara kararında, duruşma gününün 21/08/2008 olarak tayin edilmesine karşın, taraflara duruşma gününü bildirir meşruhatlı davetiyenin tebliğ edilmediği, müştekinin şikâyet ve delillerinin sorulmadığı, tanıkların dinlenmediği ve sanıkların savunmalarının alınmadığı, bu şekilde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 191, 193 ve 234. maddelerine aykırı biçimde iddia ve savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Kasten yaralama suçundan sanık ..., kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan ise sanık ... hakkında açılan kamu davasında, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 21/08/2008 tarihli kararı ile, sanık ...’nın 2.400 TL adli para, sanık ...’un ise, 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın tebliğ edilerek itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Sorgusu yapılmayan sanıklar hakkında kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurup doğurmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
    III- Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı CMK’nın 231/5. maddesinde; Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” hükmüne yer verilmiş, aynı maddenin 6. ve devamındaki fıkralarında ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için gerekli koşullar ve sonuçları düzenlenmiştir.
    Anılan maddede açıkça belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, yargılama yapılması, yargılama sonucunda suçun işlendiğinin sabit olması ve maddede belirtilen objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca, “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
    5271 sayılı CMK’nın 191. maddesinde duruşmaya başlanmasına ilişkin kurallar ile sanığın sorgusunun nasıl icra edileceğine ilişkin hükümlere yer verilmiş, anılan Kanunun 193/1. maddesinde ise, kanunun ayrık tuttuğu haller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılamayacağı belirtilmiştir. Kanunun ayrık tuttuğu hallere ise 5271 sayılı Kanun’un 193/2 ve 195. maddelerinde yer verilmiştir.
    CMK’nın 195. maddesindeki düzenlemeye göre, suçun yalnız veya birlikte adli para cezasını veya müsadereyi gerektirmesi halinde, sanık gelmese de duruşma yapılabilecektir, ancak maddenin uygulanabilmesi için iki koşulun bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlardan ilki, suçun yaptırımın adli para cezası veya müsadereden ibaret bulunması, ikinci koşul ise, sanığa gönderilecek davetiyeye gelmese de duruşmanın yapılacağı ihtarının yazılmış olmasıdır.
    193. maddenin 2. fıkrasında ise, “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümler yüz yüze yargılama ilkesinin istisnasını oluşturmakta ise de, somut olayda uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
    Öte yandan, CMK’nın 217/1. maddesindeki düzenlemeye göre; hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.
    İnceleme konusu somut olayda; sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan, sanık ... hakkında ise kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan kamu davası açıldığı, mahkemece iddianamenin kabulüne karar verilerek, tensip kararı ile duruşmanın 21.08.2008 tarihine bırakıldığı, ancak taraflar duruşmaya çağrılmadan ilk celsede sanıkların mahkumiyetine dair hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir.
    Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerde de belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için öncelikli olarak yargılama yapılması gerekmektedir. CMK’nın 3. kitabında kovuşturma evresine yer verilmiştir. Kanunun bu bölümünde duruşma yapılması, davanın sujelerinin dinlenilmesi, delillerin ortaya konulması ve tartışılması, delillerin takdiri, duruşma tutanağının oluşturulması ve kamu davasının sona ermesine ilişkin usul kuralları düzenlenmiştir.
    Bu itibarla, Mahkemece usulüne uygun yargılama yapılarak, tarafların dinlenilmesi, delillerin ortaya konulması ve suçun işlendiğinin sabit olması durumunda, CMK’nın 231. maddesinde yer verilen objektif koşulların yanı sıra, sanıkların kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işlemeyecekleri hususunda kanaate varılması durumunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, taraflar duruşmaya çağrılmadan ve savunmaları alınmadan karar verilmesi hukuka aykırıdır.
    Somut olayda yargılama hukukuna yönelik ağır bir hukuka aykırılık meydana gelmiş, kanun yararına bozma konusu yapılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da, bu hukuka aykırılık üzerine oturtulmuştur. Olağan ve olağanüstü kanun yolları, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesi amacına hizmet ederek birey ve toplum açısından sağlıklı bir hukuk zemininin oluşmasına vesile olmaktadır.
    Bu çerçevede, karardaki ağır hukuka aykırılık halini tespit eden Yargıtay’ın, bu hukuka aykırılığı gidermek yerine, mahkumiyet hükmünün henüz hukuken varlık kazanmadığı bu nedenle kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı gerekçesiyle ret kararı vermesi durumunda, sanık denetim süresi boyunca dava baskısı altında tutulacak ve bağımsız ve tarafsız bir yargı merciine başvuru imkanının bulunmamasına ilişkin bu durum da, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 6. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğuracaktır.
    Bu itibarla, kanun yararına bozma konusu yapılan yargılama hukukuna ait ağır hukuka aykırılık halinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını doğrudan etkilediği belirlenerek, bu hususun kanun yararına bozma konusu yapılabileceği kabul edilmek suretiyle talebin kabulüne karar verilmiştir.
    IV- Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1- ... Sulh Ceza Mahkemesinin 21/08/2008 tarihli ve 2008/559 esas, 2008/784 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    2- Bozma kararı doğrultusunda, anılan Kanun maddesinin 4/b fıkrası uyarınca yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine, 10.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi