Davacılar, murisinin davalı işverenler nezdinde Ağustos-1993- Ekim 1999 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacılar, ölen murislerinin davalıya ait işyerinde Ağustos 1993-Ekim 1999 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tespitini istemiştir. Mahkemece istek, tanık sözlerine dayanılarak kısmen hüküm altına alınmıştır. Gerçekten, davacının, işyerindeki 2.6.1997-13.6.1998 tarihleri arasındaki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma tam olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar ihtilaflı ve Kuruma bildirilmemiş dönemin tümünde davacı murisiyle birlikte bu işyerinde çalışan, kayıtlara geçmiş kişilerden olmadığı gibi, aynı çevrede komşu veya benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş tanıklar da değildir. Yapılacak iş, davacının tespitini istediği ve Kuruma bildirilmemiş sürelerle ilgili olarak varsa, işverence SSK’ya verilen dönem bordrolarında kayıtlı tanıklar veya davalı işverene ait işyerine komşu veya benzer işi yapan işyerinde kayıtlı tanıkların kayıtları getirtilerek bu tanıkların bilgilerine başvurmak ve tüm deliller toplandıktan sonra, delilleri takdir edip, sonucuna göre Kuruma eksik bildirilen çalışma süresi varsa bu sürenin tespitine karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 27.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.