12. Ceza Dairesi 2015/3547 E. , 2016/8056 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 2863 sayılı Kanun"un 65/1; 5237 sayılı TCK"nın 62, 52/2, 51/1- 3, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Kültür ve Turizm Bakanlığı adına düzenlenen dilekçeye istinaden katılma kararı verildiği halde, gerekçeli karar başlığında ..."nün katılan olarak gösterilmesi, mahallince düzenltilebilir yazım yanlışlığı olarak değerlendirilmiştir.
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı, belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği,
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu"nun 13/07/1979 tarih, A-1752 sayılı kararı ile tescillenen, ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun 28/03/2002 tarih, 2813 sayılı kararı ile sınırları yeniden belirlenen, ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 08/07/2009 tarih, 884 sayılı kararı ile 1. ve 3. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan ... İli, Merkez, ... Mahallesinde bulunan taşınmaz üzerine sanık tarafından betonarme niitelikte bir yapı inşa edildiğinden bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, sanığın dosya kapsamında mevcut ifadelerinde, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin arkeolojik sit alanı sınırlarında kaldığını bilip bilmediğine ilişkin herhangi bir beyanının olmaması karşısında, öncelikle, dava konusu taşınmazın tapu kaydının bir örneği getirtilerek, beyanlar hanesinde, arkeolojik sit alanında kaldığı hususunda herhangi bir şerh bulunup bulunmadığı, diğer yandan, bölgenin arkeolojik sit alanı olarak tescil edilmesine ilişkin ilgili Kurul kararlarının, mahallinde usulüne uygun bir şekilde ilan edilip edilmediği, bölgenin bu vasfının çevrede yaşayan şahıslar tarafından bilinip bilinmediği, nihayetinde, inşai müdahale gerçekleştirilen yerin arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığının sanık tarafından bilinmesi gerekip gerekmediği tereddütsüz biçimde tespit edilip, sanığın, dava konusu taşınmazı, yaklaşık 3 yıl evvel üzerinde bulunan bina ile birlikte satın aldığına ilişkin beyanı karşısında, mahallinde, inşaat mühendisi ve fen bilirkişilerin katılımı ile keşif icra edilerek, suça konu yapıda kullanılan malzemelerin eskiliği, renkteki solmalar ve yıpranma durumu dikkate alınarak, yapılış tarihleri tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanarak ve bu şekilde dava konusu uygulamaların zamanaşımı süresi içerisinde sanık tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği belirlenip, dava konusu uygulamaların dava zamanaşımı süresi içerisinde sanık tarafından gerçekleştirildiğinin anlaşılması halinde ise;
Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/4 maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle belediye başkanlığı veya il özel idaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin kurulan koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında bulunup bulunmadığı hususu tespit edilip, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırmaya dayalı olarak, sanığın mahkumiyetine dair yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.