Davacı, 3201 sayılı Yasa gereği borçlanma talebnini kabulü ile aksine kurum işleminin iptaline tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava 1978-1985 tarihleri arasında Libya’da geçen çalışma süresinin 3201 sayılı Yasa uyarınca iki yıllık başvuru süresi aranmaksızın borçlanılabileceğinin tesbiti aksi yöndeki davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen 20.9.2005 günlü karar, Dairemize ait 28.2.2006 gün ve 2005/ 12040 Esas ve 2006/1814 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş ise de, bozmaya uyan mahkemece bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan Mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Mahkemece, davacının yurtdışında geçmiş olan çalışma sürelerinin Türk işveren nezdinde geçtiğinden bahisle sabit olmayan davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca bozma gerekleri yerine getirilmeden varılmıştır.
Davacının borçlanma işlemini yapabilmesi için ön koşul; borçlanılabilecek yurtdışında geçen fiili çalışmanın varlığıdır. Ancak böyle bir çalışmanın bulunması halinde davacının yurda kesin dönüş yaptıktan sonra iki yıl içinde davalı Kurum’a müracaat şartı aranmaksızın borçlanma yapabileceğinin tesbitine ilişkin davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilebilinir.
3201 sayılı Yasa, yabancı ülkede, yabancı yasalara göre kurulmuş ve yabancı sigorta kurumuna tabi olan işverenler nezdinde geçen ve Türk Sigorta Kurumları kapsamı dışında kalan hizmetlerin değerlendirilmesini düzenlemektedir. Daha açık bir anlatımla T.C. Emekli sandığına, Sosyal Sigortalar Kurumuna, Bağ-Kur’a 506 sayılı Yasa"nın geçici 20. maddesine göre kurulan sandıklara, prim keserek ve karşılık ödenmiş sürelerin 3201 sayılı Yasa gereğince borçlanılması olanaksızdır.
Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Arap Cumhuriyeti arasında 1.10.1976 tarihinde yürürlüğe giren 31.8.1985 tarihinde yürürlükten kalkan, 1.9.1985 tarihinde yürürlüğe girip halen yürürlükte bulunan iki Sosyal Güvenlik Anlaşması bulunmaktadır. Davacının tesbitini talep ettiği hizmet süresinin bir bölümü 1.10.1976 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Sözleşmesi hükümlerine tabi olup anılan sözleşmede Türk İşveren yanında Libya"da geçen hizmetler gerek uzun gerekse kısa vadeli sigorta kolları bakımından Libya mevzuatına tabi olup sözleşmenin 2.maddesinde belirtilen aylıklara hak kazanılması halinde sigortalının ve hak sahiplerinin Türkiye"deki sigortalılıkları ile aynı zamana rastlamamak kaydı ile bu hizmetlerini birleştirebilecekleri ancak uzun vadeli sigorta koluna tabi primlerinin SSK."na transferinin mümkün olmadığı, bu anlaşma hükümlerinin akit taraflardan herbirinin mevzuatı uyarınca anlaşmanın yürürlüğe girişi tarihinden önce ödenmiş prim devrelerine uygulanmayacağı, bu anlaşmanın yürürlükten kalkması tarihinden önce bu anlaşma hükümleri uyarınca kazanılmış bulunan tüm hakların etkilenmeyeceği kararlaştırılmıştır.
Anlaşma hükümlerinden de anlaşılacağı üzere uzun vadeli sigorta kolları yönünden Libya mevzuatına tabi olan hizmet süresinin 3201 sayılı Yasa hükümlerine göre borçlanılması olanaklıdır.
1.9.1985 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye-Libya Sosyal Güvenlik sözleşmesi hükümlerine göre ise Libya’da Türk işverenlerin çalıştırdıkları Türk işçilerinin uzun vadeli sigorta kolları primleri Türk Sosyal Sigorta Kurumuna ödenmekte olup bu kişiler 506 sayılı Yasa kapsamında bulunmaktadırlar.
Davacının 3201 sayılı Yasa"ya göre borçlanmak istediği süre iki ayrı Sosyal Güvenlik Sözleşmesi kapsamında bulunduğundan talep edilen 01.01.1978-01.09.1985 ile 01.09.1985-31.12.1985 tarihleri arasındaki istem dönemleri yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapmak gerekir.
Yapılacak iş; öncelikle davacıya 1978-1985 tarihleri arasındaki Libya"daki çalışmalarına ilişkin belgeleri ibraz etmek üzere mehil vermek, 01.09.1985 ile 31.12.1985 istem dönemine ilişkin çalışmaların Türk işveren yanında geçip geçmediğini tereddüde neden olmayacak şekilde gerekirse Ticaret Sicil memurluğundan sorulmak suretiyle tesbit etmek Türk yasalarına göre kurulmuş işveren nezdinde geçtiğinin tesbit edilmesi halinde bu döneme ilişikin istemin şimdiki gibi reddine karar vermektir. 01.01.1978-01.09.1985 tarihleri arasındaki istem dönemi ile 01.09.1985-31.12.1985 tarihleri arasındaki çalışmaların Türk yasalarına göre kurulmuş Türk işveren yanında geçmediğinin tesbiti halinde ise; HUMK"nun 296. maddesinde dış ülkede usulüne uygun yetkili memurları tarafından düzenlenen ve onaylanan resmi senetlerin o ülkede yürürlükte bulanan yasalara uygun ve o ülkedeki T.C. Başkonsolosluğu veya konsolosluk görevini yürüten T.C. Siyasi Memuru tarafından onaylanması halinde resmi senet hüküm ve kuvvetinde sayılacağı bu şekilde onaylanmamış senetlerin delil teşkil edip etmeyeceğinin mahkemece takdir olunacağı bildirilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti 5.10.1961 tarihli Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Hakkındaki Lahey Sözleşmesi’ni 3028 sayılı Kanun ile onaylamış ve bu sözleşme Türkiye’de yürürlüğe girmiştir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti; “Bazı İşlem ve Belgelerin Tasdikten Muaf Tutulması” hakkındaki çok taraflı uluslararası sözleşmeyi de onaylamış ve 16.1.1987 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır. Ancak bahse konu bu son sözleşme şartları oluşmadıkça belge davanın kabulüne yeterli delil olarak kabul edilemez. Söz konusu hizmet belgesini doğrulayan başkaca bir delil ve emare de dosya ekinde bulunmamaktadır. Sosyal Güvenlik Kanunlarının uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklar kamu düzeni ile ilgili olduğundan Mahkemenin ibraz edilen belgenin yasal ve gerçeğe uygun olup olmadığının re’sen incelenip gözönünde bulundurması gerekir. Ancak; resmi nitelik kazandırılmış belgelere itibar edilerek sonuca gidilebilir.
Mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklandığı şekilde araştırma yapıldıktan sonra davacıya ibraz ettiği hizmet belgesini HUMK’nun 296. madde uygulaması gereğince T.C. yetkili Sosyal Güvenlik Kurumlarının karşılığı olan Libya yetkili sosyal güvenlik kurumlarından davacının çalıştığı günleri gösteren işyerine ait hizmet belgesi, işe giriş çıkış tarihleri, Libya iş karnesi, iş güvence karnesi, hizmet cetveli gibi bilgi ve belgeler elde edilip, bu bilgi ve belgelerin o yöredeki Türk Libya Elçiliğince veya Başkonsolosluğunca tercümesi yapılarak doğruluğu tastik ettirilip, resmi senet özelliğine kavuşturulduktan sonra eldeki yargılama dosyası içerisine getirtilmesinin sağlamak ve çıkacak sonuca göre hüküm kurmaktır.
Mahkemece, önceki bozma ilamında da belirtilen bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, eksik araştırma ve inceleme, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.