14. Hukuk Dairesi 2015/9630 E. , 2015/8069 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Alaplı Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2013
NUMARASI : 2012/483-2013/390
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.05.2011 gününde verilen dilekçe ile beyanlar hanesindeki kaydın terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, davacı ve davalının paydaş olduğu 101 ada 119 parsel, 101 ada 121 parsel, 150 ada 97 parsel, 150 ada 101, 152 ada 6 parsel, 152 ada 8 parsel, 152 ada 10 parsel, 152 ada 16 parsel, 152 ada 58 parsel, 152 ada 61 parsel, 152 ada 65, 101 ada 110 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan fındık ağaçlarının davalıya ait olduğuna ilişkin şerhin iptal edilerek, fındık ağaçlarının paydaşlara taşınmazdaki payları oranında ait olduğunun beyanlar hanesine şerh verilmesi ve taşınmazların vasfının fındık bahçesi olarak düzeltilmesi isteğiyle açılmıştır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 101 ada 121 parsel, 150 ada 97 ve 101 parsel sayılı taşınmazlarda fındık ağacı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine, muhtesat şerhi bulunmayan 152 ada 6 ve 8 parseller ile 101 ada 110 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesine muhtesat şerhi işlenmesine, diğer taşınmazlardaki muhtesat şerhinin terkini ile fındık ağaçlarının paydaşlara taşınmazdaki payları oranında ait olduğunun beyanlar hanesine şerh verilmesine ve davaya konu taşınmazların vasfının iptal edilerek fındık bahçesi olarak cins tashihi yapılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.
1-Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.” Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğrucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve sadece muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur.
Ne var ki, Kadastro Kanunu kural olarak kadastro bölge ve çalışma alanlarında, üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanır. Anılan yasanın 33. maddesinde Kadastro Kanununun bazı hükümlerinin kadastro çalışma bölgeleri dışındaki genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanacağı kabul edilmiş ise de uygulanacak hükümler yasanın 14, 15, 17, 18, 20. ve 21. maddeleriyle sınırlıdır. Değişik bir anlatımla, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalarda, Kadastro Kanununun 19/2 maddesine dayanılarak muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi istenemez.
Türk Medeni Kanununun 718. maddesinin 2. fıkrasına göre arazi mülkiyeti kapsamına yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girdiğinden, taşınmazlarda mevcut fındık ağaçları da arza tabi olmakla kayıt maliklerinin tapudaki payları oranında muhtesatın maliki oldukları açıktır.
Somut olayda; dosya kapsamına ve toplanan delillere göre davaya konu taşınmazlardaki fındık ağaçlarının davalıya ait olmadığı anlaşılmaktadır. TMK"nın 718. maddesi hükmü gereğince davacı ve davalının fındık ağaçlarına tapudaki payları oranında malik oldukları sabit olmakla, muhdesat şerhinin terkini ile yetinmek gerekirken fındık ağaçlarının taşınmazdaki payları oranında paydaşlara ait olduğunun beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Tapu Sicil Tüzüğünün 81. maddesi uyarınca tapu sicilindeki değişiklik hak sahibinin veya yetkili makamın istemesi üzerine ya da mahkeme kararına istinaden ilgili Tapu Sicil Müdürlüklerince yapılabilir. Davacı tapu kaydında cins tashihi isteminde bulunmuştur. Bu düzeltme tamamen idari prosedürü gerektirmektedir. İstemin mahiyeti mutlaka mahkeme kararını gerektirmediğinden mahkemece, idari makamın görevine giren bir iş kendisine arz olunduğundan davanın yargı yeri nedeniyle reddi yerine kabulü doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
3-Taraf vekillerinin vekalet ücreti ve harç yönünden yaptığı temyiz itirazlarına gelince;
492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 16. maddesi gereğince “Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahalenin men"i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır.” (1) Sayılı Tarifede “Yargı Harçları” başlığı altındaki “III-Karar ve İlam Harcı” alt başlığında ise nispi harcın, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden belirleneceği belirtilmektedir. Yine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesi hükmü uyarınca konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekalet ücreti nispi tarifeye göre belirlenir.
Somut olayda, dava dilekçesinde dava değeri 10.000,00 TL gösterilmek suretiyle bu değer üzerinden dava harcı, 27.9.2013 tarihli makbuz ile de 883,00 TL tamamlama harcı yatırılmıştır. Taraflar arasında taşınmazın aynından kaynaklanan bir çekişme bulunmayıp çekişme muhtesat şerhine ilişkindir. Buna göre harcın muhdesat değeri dikkate alınarak hesaplanması gerektiği gibi davacı yararına vekalet ücretine hükmedilirken de harcı yatırılan dava değerinin dikkate alınması gerektiği halde infazda tereddüt oluşturacak şekilde harç ve taraflara yüklenen vekalet ücretinin hangi değer üzerinden alındığı belirtilmeden, taraflardan tahsiline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.09.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.