Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/1747
Karar No: 2013/23059
Karar Tarihi: 17.12.2013

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2012/1747 Esas 2013/23059 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2012/1747 E.  ,  2013/23059 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/11/2011 tarih ve 2011/712-2011/197 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ile davalı ... ... ..., ..., ..., ..., ... mirasçıları ... ve... vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 17.12.2013 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalıların müvekkili şirkette yönetim kurulu, denetim kurulu ve genel müdür vekili olarak görev yaptıklarını, anasözleşme ve genel kurul kararlarına aykırı şekilde yönetim ve denetim kurulu üyelerine sağlık sigortası yaptırıldığını, cep telefonu hibe edildiğini, bazı yönetim kurulu üyelerine vaktinden önce huzur hakkı ödendiğini, bir kısım yönetim kurulu üyelerine borç paralar verildiğini, şirket genel müdür ile bazı işçilere iş avansı ve iş sözleşmesi dışında ödemeler yapıldığını, haksız menfaatler temin edildiğini, şirket yetkililerinin yakınlarına menfaat sağlandığını, sınırsız ve denetimsiz harcama yetkisi verilmek suretiyle indirim konusu yapılan KDV"ler nedeniyle vergi cezası ödenmesine neden olunduğunu, şirketin satın alınmasındaki ilkelere aykırı hareket edildiğini, usulsüzlükler yapıldığını, bayilerle yapılan sözleşmelerde şirket menfaatine aykırı davranıldığını, hizmet alımlarında da usulsüzlükler yapılarak bayi ve distribütörlerin yükümlülüğündeki hizmet bedellerinin şirketçe ödenmesine neden olarak şirketin zarara uğratıldığını, yine bayii ve distribütörlere uygulanan %8 vade farkının uygulanması hükmüne aykırı davranılarak şirketin önemli ölçüde zararına neden olduklarını, alacakları yeterince teminatlandırmadıklarını, ehil olmayan kişilerin işe alındığını, yönetme ve denetleme fonksiyonlarını yerine getirmediklerini ileri sürerek, 457.005.85 TL"nin 31.12.2002 tarihinden itibaren en yüksek banka faiziyle ve yargılama sırasında tespit edilecek sorumlulukları oranında davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar ..., ... ..., ..., ..., ... ve ... vekili, iddiaların yersiz olduğunu, davanın siyasi mülahazalar içerdiğini, hayat sigortasının tüm Tariş şirketlerinde geçerli teamül haline geldiğini, bu uygulamanın halen sürdüğünü, cep telefonu uygulamasının uzak yerde yaşayan yöneticiler ve denetçilerin hızlı karar almaları ve iletişim için dağıtıldığını, hibenin söz konusu olmadığını, kullanıldıktan sonra iade edildiğini, fazladan tahsil edilen huzur hakkı olmadığını, diğer borç iddialarının dayanağının bulunmadığını, yönetimin son derece basiretli çalıştığını, şirketin yüksek karlar elde ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... vekili, iddiaların genel ifadeler taşıdığını, müvekkilinden ne kadar zarar talep edildiğinin belli olmadığını açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, istemin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin görev yaptığı dönemde kendisinden beklenen tüm özeni gösterdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... Küleköz vekili, istemin zamanaşımına uğradığını, raporların kamusal dayanağının olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalılar, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunmalar, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, davalı genel müdür hakkında uyuşmazlığa konu zarar hakkında iş mahkemesinde açılan davanın kabul edildiği, kararın onanarak kesinleştiği, davalı ... hakkında hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal suçundan dolayı açılan kamu davasının mahkumiyetle sonuçlandığı, temyiz aşamasında olduğundan kararın kesinleşmediği, TTK"nın 309. maddesi dikkate alındığında zamanaşımı süresinin dolmadığı, davalılar ... ile ... hakkında özel sağlık sigortası yaptırılmadığı, iddia edilen bu zarar kaleminden sorumlu bulunmayacakları, diğer davalılar hakkında anasözleşmeye aykırı şekilde yönetim kurulu kararı ile özel sağlık sigorta sözleşmesi yaptırıldığı, bu miktarı anılan davalıların iade ile yükümlü bulunduğu, vade farklarının asıl muhataplarından tahsilinin gerektiği, talep etme imkanı ortadan kalktığında davalıların sorumluluğuna gidilebileceği, diğer iddiaların kanıtlanmadığı gerekçesiyle davalı ... hakkındaki davalarda iş mahkemesi görevli olduğundan bu davalı yönünden mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın iş mahkemesine gönderilmesine, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulüne, 245.15 TL"nin ... ..."dan, 670.31 TL"nin ..."dan, 670.31 TL"nin ..."dan, 670.31 TL"nin ..."dan, 135.00 TL"nin ..."dan, 245.15 TL ..."den, 490.31 TL ..."ndan, 670.31 TL ile 15.950.00 TL"nin ..."dan 31.12.2001 tarihinden işleyecek yasal faiziyle tahsiline tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili ile davalı ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ... mirasçıları ..., ......ve ... ...vekili vekili temyiz etmiştir.
    1- HUMK.nun 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun ile değişik 427/2 nci maddesi hükmüne göre miktar veya değeri 1.000.00 TL"yi geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesin olup, anılan miktar 01.01.2011 tarihi itibariyle 1.540.00 TL’ye çıkarılmıştır.
    Somut olayda davacı vekili 457.005.85 TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile kararı temyiz eden davalı ... ..."dan 245.15 TL, ..."dan 670.31 TL, ..."dan 670.31 TL, ..."dan 670.31 TL, ..."dan 641.08 TL, ..."ndan 490.31 TL"nin tahsiline karar verilmiştir. Hükmedilen miktarlar itibariyle yukarıda açıklanan Kanun hükmü uyarınca temyiz sınırının altında kalması nedeniyle kararın temyiz kabiliyeti olmadığından anılan davalılar vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekili ile davalı ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamları dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    3- Dava, davacı anonim şirketin yöneticisi, denetçisi ve genel müdür vekili olarak görev yapan davalıların, görevleri sırasında zarara neden oldukları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Davalıların, davacı şirkette önceki dönemde yönetici, denetçi ve genel müdür vekili olarak görev yaptıkları hususu uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki çekişme, davalıların, davacının ileri sürdüğü eylem ve işlemleriyle şirketi zarara uğratıp uğratmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
    Yargıcın hukuk bilgisiyle çözemediği, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hususlarda bilirkişi veya bilirkişi kurulunun görüşüne başvurması mümkündür. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 1086 sayılı HUMK"nın 281. maddesi ile yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 279. maddelerinde bilirkişinin kurul halinde atanması halinde raporun nasıl düzenleneceği etraflıca düzenlenmiştir. Bilirkişilerin raporu birlikte düzenleyeceği, görüş aykırılığı varsa, bunun sebebi, düzenleme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarını içereceği, azınlıkta kalan bilirkişinin oy ve görüşünü ayrı bir rapor halinde mahkemeye sunabileceği de hüküm altına alınmıştır. Somut uyuşmazlıkta mahkemece hukukçu ve mali bilirkişiden oluşan bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılması bakımından ara kararı verilmesine rağmen, önce bağımsız şekilde mali bilirkişi kurulu, daha sonra hukukçu bilirkişi rapor düzenlemiştir. Bu durum karşısında, bilirkişi incelemesi bakımından hem mahkeme ara kararına hem de raporun alındığı tarihte yürürlükte bulunan HUMK"nın 281 ve sonradan yürürlüğe giren HMK"nın 279. maddesine aykırı şekilde düzenlenen rapora itibar edilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    4- Davacı taraf, davalıların bayilerle yapılan anlaşmalara uygun olarak vade farklarının zamanında tahsil etmediklerini, zararının doğduğunu ileri sürmüş, mahkemece, bilirkişi raporuna itibar edilerek, vade farkı alacağının öncelikle asıl sorumlularından tahsili, mümkün olmadığı takdirde davalılardan tahsilinin gerektiği, başka bir anlatımla bu zarar kalemi bakımından erken açılan davanın olduğu sonucuna varılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak, davalılar aleyhine açılan işbu dava, sorumluluk davası niteliğinde olup, Dairemiz uygulamaları uyarınca, koşulları oluştuğunda yöneticilerden de doğrudan talep edilmesi mümkündür. Bu tür zarar alacağında, sıralı bir sorumluluk söz konusu değildir. O halde, vade farkının tahsil edilmemesiyle ilgili olarak davacının dava hakkının bulunduğunun kabulü ile bu kalem zarar iddiasıyla ilgili olarak da işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması yanlış olmuş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
    5- Davacı vekili, 05.06.2006 tarihli oturumda dava ettiği tazminat tutarının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, davalılarca bu isteme karşı iddianın genişletildiği yönünde karşı konulmamıştır.
    Somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK"nın 336 ve devamı maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyeleri, kusursuzluklarını ispat etmek ve zarara neden olan görevin bir veya birkaç yöneticiye yahut murahhaslara verildiğini kanıtlamaları halleri hariç, yasa ve anasözleşme hükümleri uyarınca yapılması gereken görevlerini kasten veya ihmal sonucu olarak yapmazlarsa, meydana gelen zarardan müteselsilen sorumludurlar. Aynı Kanun 337. maddesi hükmüne göre de yeni seçilen yönetim kurulu üyeleri, seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini denetçilere bildirmek zorunda olup, aksi halde bu sorumluluğa iştirak etmiş sayılacaktır. Yöneticiler için düzenlenen kusursuz sorumluluk hali, aynı zamanda denetçiler için de öngörülmüş olup, kurul halinde çalışmaları kararlaştırılmış ise, bu sorumluluk de müteselsil niteliktedir.
    O halde, davacı tarafın isteminin hüküm altına alınmasını istediği tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili yönünde olduğu dikkate alınmadan, yazılı şekilde davalıların payları oranında hüküm kurulması da doğru görülmemiş, kararın davacı ile davalı ... yararına bozulması gerekmiştir.
    6- Ayrıca, gerek davacı vekilinin talep edilen tazminat kalemleri bakımından ayrı ayrı, gerekçeli ve esasa dair yaptığı itirazlar ile davalı ... vekilinin sorumluluğa esas ödenen işçi avanslarının sonradan tahsil edildiği, defter ve kayıtların bu yönüyle yeterli incelenmediği ve davacı şirketin bir zararının doğmadığı yönündeki itirazları dikkate alınıp, anılan yönlerde denetime uygun ek rapor alınmadan hüküm kurulması da yanlış olmuş, kararın davacı ile davalı ... yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    7- Öte yandan, davacı vekili talep edilen tazminatın 31.12.2002 gününden itibaren temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesini istemesine rağmen, talep aşılarak yazılı şekilde temerrüt tarihinin 31.12.2001 tarihi olarak tespit edilmesi de doğru görülmemiş, kararın davalı ... yararına bozulması gerekmiştir.
    8- Davacı vekili, 21.11.2005 tarihli dilekçesiyle zarar kalemlerini ve talep ettiği tutarların açıklamış olup, davalı ..."ın sorumlu tutulduğu avans verilmesi zararı ile ilgili kalem bakımından 800.00 TL istenmesi karşısında, bu zarar tutarı açısından talep aşılarak karar verilmesi de yanlış olmuş, hükmün davalı ... yararına bozulması gerekmiştir.
    9- Bozma neden ve şekline göre, davalı ... vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ..., ... mirasçıları, ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (3), (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı bentler uyarınca kararın BOZULMASINA, (9) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı ..."a iadesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, alınmadığı anlaşılan 24,30 TL temyiz harcının temyiz edenden alınmasına, 17.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi