10. Hukuk Dairesi 2015/8483 E. , 2016/3652 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yaşlılık aylığının iptaline yönelik Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulü ile davalı Kurumun davacının aylığının iptaline ilişkin işleminin iptaline dair talebinin reddi ile 85.348,53 TL aylığın iadesine ilişkin işleminin iptaline dair karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve temyiz edenin sıfatına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Somut olayda, davacıya 01.04.2001 tarihinden itibaren Kurumca 506 sayılı Kanuna göre, hem 506 sayılı Kanun kapsamındaki çalışmaları hem de 5434 sayılı Kanun kapsamındaki hizmetlerinin birleştirilmesi neticesinde yaşlılık aylığı bağlandığı, aylık bağlama sırasında emekli kesenekleri yatırılmadığı için kabul edilmeyen 15.04.1989-30.02.1994 tarihleri arasındaki davacının Belediye Başkanlığı yaptığı dönemlerdeki hizmetleri, davacının 9.11.2009 tarihinde borcunu ödemesi sonucu geçerli sayıldığı ve yeniden tahsis koşulları irdelenerek Kurum tarafından 5434 sayılı Kanun Kapsamında 01.01.2010 tarihinden itibaren davacıya aylık bağlandığı anlaşılmaktır. Kurumca iptal edilen yaşlılık aylığı sebebiyle davacıya yersiz ödenen 24.11.2004-24.05.2012 tarihleri arasındaki miktarın borç kaydedilerek istendiği, Mahkemece ise, davacıya, Kurum’un borç çıkardığı dönemler içinde Emekli Sandığı’ndan alması gereken emekli aylığı ile borç çıkarılan miktarın mahsup edilmesi neticesinde davacının borçlu olmadığı ancak Kurumca yaşlılık aylığının iptaline ilişkin işlemin yerinde olduğuna dair hüküm tesis edilmiştir. Mahkemece, davacıya hangi tarihten itibaren 5434 sayılı Kanun Kapsamında emekli aylığı bağlanması gerektiği belirlenmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Eldeki davada, mahkemece öncelikle davacının hangi tarihten itibaren Emeklli Sandığı’ndan emekli olabileceği üzerinde durulmalı daha sonra da tahsis koşullarının oluştuğu tarih esas alınarak 5510 sayılı Yasanın 96. Maddesinin “b” fıkrasındaki “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;...b)Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise, bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmü uygulanmak suretiyle, davacının borçlu olduğu dönem yeniden denetime elverişli şekilde aldırılacak bir bilirkişi raporu sonrasında belirlenmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda araştırma ve değerlendirme yapmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.03.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.