Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/103 Esas 2018/340 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/103
Karar No: 2018/340

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/103 Esas 2018/340 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Artvin Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir kasten yaralama suçuyla ilgili beraat kararı Yargıtay tarafından isabetsiz bulunarak bozulmuştur. Ancak yerel mahkeme bozmaya rağmen kararında direnmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu durumun savunma hakkının kısıtlanması anlamına geldiğini belirterek, sanığın aleyhinde bir bozma kararı olması durumunda bile bu hakkının ihlal edilemeyeceğini ifade etmiştir. Bu nedenle yerel mahkemenin kararının bozulması gerektiği belirtilmiştir. Konuyla ilgili kanun maddeleri ise şöyledir: TCK 25. madde, CMK 307/2, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi, CMUK 326/2 ve CMUK 326/3.
Ceza Genel Kurulu         2018/103 E.  ,  2018/340 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Günü : 13.10.2017
    Sayısı : 373-351

    Kasten yaralama suçundan sanık ..."in beraatine ilişkin Artvin (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 01.04.2014 gün ve 234-115 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 29.09.2016 gün ve 1810-16562 sayı ile;
    "Katılanın yaralanma eylemi öncesinde, suça sürüklenen çocuğa yönelik olarak cinsel istismar eyleminde bulunduğu, suça sürüklenen çocuğun bu olayı arkadaşlarına anlatması üzerine, katılanı arayarak buluştukları ve sonrasında katılanın ve suça sürüklenen çocuğun yaralanması ile sonuçlanan olayda, suça sürüklenen çocuğun cinsel istismar eyleminin oluşturduğu haksız tahrik altında katılanı yaraladığı gözetilmeden, yazılı şekilde TCK"nun 25. maddesine göre beraat kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Artvin Asliye Ceza Mahkemesi ise 13.10.2017 gün ve 373-351 sayı ile bozma kararına direnmiştir.
    Direnme kararına konu bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.12.2017 gün ve 63593 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanunun 36. maddesiyle değişik CMK"nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 05.02.2018 gün ve 20708-1207 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eylemini meşru savunma şartları altında gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Yerel mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada, bozma kararı ve duruşma günü davetiyesinin sanık ve müdafiine tebliğ edildiği, sanığın tebliğe rağmen duruşmaya gelmemesi üzerine, aleyhine olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan sanık müdafiinin beyanlarıyla yetinilerek önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
    Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi hâlinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK"nun 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
    Bu itibarla, yerel mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden, sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Artvin Asliye Ceza Mahkemesinin 13.10.2017 gün ve 373-351 sayılı direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden, sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.07.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.



    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.