11. Hukuk Dairesi 2013/7979 E. , 2013/23033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret (Kadıköy 3. Asliye Ticaret) Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 01.11.2012 tarih ve 2011/757-2012/1166 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, müvekkili ile şirket ortakları arasında ailevi nedenlerle husumet doğduğunu, diğer hissedarların müvekkilini şirketten dışladıklarını, 05.10.2006 tarihinde yapılan toplantıda müvekkilinin var gösterilerek sermaye artırımı kararı alındığını, ancak müvekkilinin bu toplantıdan haberdar edilmediğini, söz konusu toplantının TTK"nın 538. maddesinde öngörülen şekilde yapılmadığı için usulsüz olduğunu, sermaye artırımı kararının ortakların mesuliyetini artıran kararlardan olduğunu, bu nedenle ittifakla alınmasının gerektiğini, sermayenin 50.000 TL"den 500.000 TL"ye yükseltilmesinin MK"nın 2. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek, 05.10.2006 tarih 2006/1 sayılı sermaye artırımı kararı ile 06.06.2008 tarih 2008/1 sayılı sermaye hisse dağılım kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının genel kurula katıldığını, tüm pay sahiplerinin hazır bulunması ve hiçbir ortağın itiraz etmemesi halinde TTK"nın 538/son maddesi gereğince çağrı yapılmasının gerekmediğini, davacının sermaye artırımı kararına muhalif kalmadığını, şirket sermayesinin artırımı kararının MK"nın 2. maddesine aykırı olduğu iddiasının yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde,Yargıtay bozma kararında sözü edilen genel kurul tarihi 05.12.2006 değil, 06.12.2006 tarihi olduğu, davacı asil, isticvap beyanında, 06.12.2006 tarihli hazirun cetvelindeki imzanın kendisine ait olduğunu açıkça beyan ettiği, davacının genel kurula katıldığı kanıtladığından bozma ilamında sözü edilen butlan sebebinin gerçekleşmediği, 06.06.2008 tarihli karar yönünden ise, davacının bakiye sermaye borcunu ödemediğinin ihtilafsız olduğu, kararın, sermaye paylarının yeniden belirlenmesi için ortaklar kurulunun toplantıya çağrılması temennisi içerdiği, bu kararın ortaklar kurulu kararı gibi tescil ve ilan da edilmediği, anasözleşmenin tadiline dair bir ortaklar kurulu kararı alınırsa davacının ayrıca dava açma hakkı olacağı gerekçesiyle , davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 17.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.